Mustafa Kemal Atatürk'ün Heyet-i Temsiliye adına çektiği telgraftan, Osmanlı İmparatorluğu'nun Viyana seferinde zarar verdiği kilise görevlilerinin yazdığı el yazmasına, orijinal Kurtuluş Savaşı fotoğraflarından Osmanlıca ilk baskılara ve daha pek çok nadir fotoğraf, kitap, kartpostal, tarihi belge ve piyangodan oluşan yeni müzayedemize 25.09.2022 günü saat 20:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 20:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır.
Komisyon Oranı: %20 olup ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.
DENİZCİLİK - MADALYA - 1. DÜNYA SAVAŞI - DONANMA CEMİYETİ - KASTAMONU
1916 [1332] Kastamonu Donanma Cemiyeti Başkanlığına yazılan ve tunç ve nikel madalya harçları tahsil edilen şahısların isimleri - Osmanlıca el yazma belge - Tamamı Osmanlıca el yazması tarihi belge. 27x17,5 cm. 1 sayfa üzerinde 12 satırlık el yazısı. "Donanma Cemiyeti ? Şubesi" mühürlü.
Kastamonu Donanma Cemiyeti Başkanlığına yazılan ve tunç ve nikel madalya harçları tahsil edilen şahısların isimleri (Hangi şube tarafından yazıldığı okunamadı). 1332 = 1916.
Donanma Cemiyeti, gerçek adıyla Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Millîye Cemiyeti, 19 Temmuz 1909'da Yağcızade Şefik Bey isminde bir tüccarın öncülüğünde kurulan, halktan ve sivil kurumlardan maddi yardım elde edip Osmanlı Donanması'nı güçlendirmeyi amaçlayan bir kurumdur. Osmanlı Donanması'na gemi satın almak amacıyla yardım toplamak üzere 19 Temmuz 1909 (6 Temmuz 1325) tarihinde kurulan Cemiyet, yaklaşık on yıl boyunca faaliyetlerini sürdürdü. Çok geniş bir teşkilatlanma ağına erişti. İmparatorluğun tüm bölgelerinde ve şehbenderlikler aracılığıyla yurt dışında kendisine faaliyet alanı oluşturduğunu gördüğümüz Cemiyet'in önceliği Anadolu'ya verdiği anlaşılmaktadır. İstanbul dışındaki ilk örgütlenmesini Kastamonu Vilayeti ve Bolu Sancağı'nda gerçekleştirmiştir. İstanbul'a coğrafi yakınlığı olan bu iki bölgeden sonra Edirne, Erzurum, Adana, Ankara, Aydın, İzmit, Bitlis, Bursa, Bolu, Çatalca, Diyarbakır, Sivas, Samsun, Trabzon, Kala-yi Sultaniye, Konya, Mamuretülaziz, Van, Basra, Bağdat, Bingazi, Beyrut, Cebel-i Lübnan, Cezayir-i Bahr-i Sefid, Hicaz, Halep, Resmo, Zor, Selanik, Suriye, Trablusgarp, Kıbrıs, Kudüs, Kandiye, Kosova, Medine-i Münevvere, Mısır, Manastır, Musul, Yanya, Yemen'de ayrıca Berlin ve Paris’te şubelerini açtı. Aldığı devlet yardımının yanı sıra, halkın güçlü desteğini de kazanmayı başardı.
-- Denizcilik Karadeniz Kastamonu Safranbolu Tarihi belgeler Doküman Madalya Taltif El yazması Osmanlıca Koleksiyon Donanma 1. Dünya Savaşı (1914-1918).
BİZANS - TRABZON İMPARATORLUĞU
Istoria kai statistikî tis Trapezountas kai tis gyrô periochis, kai stoicheia gia tin ekeî Ellînikî glossa [i.e. Dönem istatistiklerinde Trabzon tarihi]. SAVVA IONNIDOU, Kuriakidi Afoi, Selanik [Thessaloniki], 1988.
Yayıncısının özgün cildinde, çok temiz durumda, 24 x 17 cm, Yunanca, [8], 312 sayfa, s/b levhalar ve haritalar.
After teaching at Greek schools in Plovdiv (Greek: Filippoupolis) and Giresun (Greek: Kerasounta), Ioannidis came to Trebizond, where he taught at the Frontistmon. In his (History and statistics of Trebizond and the surrounding areas, including the Greek language spoken in the region), Istanbul 1870, he published folklore data he had collected during extensive field studies. Among Ioannidis' achievements is the discovery of the MS of the Byzantine Epic of Digenis Akritas, which was published by Sathas and Legrand, and eventually later also by himself.
Traduit du grec (kathareuousa) en grec moderne (demotique). publie pour la premiere fois a Constantinople en 1870.
-- Trabzon Pontus Pntos Bizans Doğu Roma Doğu kilisesi Ortodoksi Trabzon tarihi Kara Deniz
BİZANS VE OSMANLI TARİHİ - BİZANTOLOJİ / TÜRK İSTANBUL'UN İLK GÖRÜNTÜLERİ
Geschichte der Byzantiner und des Osmanischen Reiches bis gegen sechszehnten Jahrhunderts, GUSTAV FRIEDRICH HERTZBERG, (1826-1907)., G. Grote, Berlin, 1883.
Döneminin çok estetik, dekoratif ve orijinal deri cildinde, altı sırt filetolu. Oldukça temiz bir nüsha, 24 x 17 cm. Almanca, [4], 692 sayfa, s/b levhalar, resimler, plan ve haritalar. İçerik ve görsel malzeme ile ekleri bakımında oldukça zengin bir kitap.
Roma İmparatorluğu'nun erken dönemlerinden başlayarak (en başından 17. yüzyıla dek) Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları tarihi. Hartmann'ınkiler de dahil olmak üzere Türk İstanbul'un en erken haritalarını içerir.
Hür Masonlar Locası ve Milli Liberal Parti üyesi olan yazar aynı zamanda Oryantalist bir Bizantolog'tu.
-- Bizans Osmanlı tarihi İstanbul Constanttinople Ortodoksi Hıristiyanlık Doğu Kilisesi Osmanlı kültürü Fatih Sultan Mehmet II. Mehmet İlahiyat Nümizmatik Sikke İmparator Haritacılık İstanbul tarihi
ERMENİ MUSIKİ MUALLİMESİ - SELÇUK HATUN İNAS KIZ MEKTEBİ
Maarif Nezâreti Umûmiye Telif ve Tercüme Dairesi antetli kağıda Ermeni musıkî muallimesince encümene intikâl olunan eserin tartışması, mühürlü, 28,5x20 cm, tamamı Osmanlıca el yazması, 10 satır. Üst kenarında kat izleri mevcut, haricen son derece temiz. Fî 5 Teşrinisânî sene [1]333 (1917).
Maarif-i Umumiyye Nezareti Telif ve Tercüme Dairesi, Aded 170
[1] Selçuk Hatun İnâs-ı Sultânîsi ana mektebi mûsıkî muallimesi Enamyan Hanım tarafından ana mektepleri için tertip olunup [2] Tedrîsât-i Telifiyye idaresi ikinci şubesinin 29 Nisan 333 tarihli ve yüz kırk dokuz numaralı müzekkeresiyle tetkik [3] için irsâl kılınan “Yuvadan Sesler” nam eser beyan-ı mütalaa edilmek üzere musıkî encümenine tevdi' kılınmış [4] idi. Encümen-i mezkûr riyasetinden bu kere vârid olan tezkere-i cevabiyyede bu eserin Osmanlı ve garp musıkîsi [5] kavaidine muhalif olarak tertip edilmiş olduğu cihetle mekteplerde talimi talebenin ezhânını teşviş edeceğinden [6] kabûl olunması ve arzu edildiği takdirde muharrirîn‑i Osmaniyye’den mürekkep komisyon tarafından tanzim edilen müntehap çocuk şubeleri [7] mecmuasındaki güftelerden intihap edilecek parçaların encümence bestelenebileceği bildirilmiş olmakla ol vechle müntehap [8] çocuk şiirlerden intihap edilecek parçaların süratle bestelenmesi lüzumunun encümen-i mezkûr riyasetine tebliği [9] ve Yuvadan Sesler’in kabûl edilmemiş olduğunun da sahibesine tefhimi hususlarına müsaade-i celile-i nezaret-penahları [10] şayan buyurulmak bâbında emr ü ferman hazret-i mumaileyhi mezkurdur.
5 Teşrîn-i Sânî [1]333
Mühür, Kenarda: Telif ve Tercüme Dairesi, Ortada : Maarif-i Umumiyye Nezareti
-- Ermeni kültürü Kadın Kız mektebi Eğitim tarihi Musıki Sanat
OSMANLI HANEDANI - PRENSES
Osmanlı hanedanından Behice Sultan. Orijinal jelatin gümüş baskı fotoğraf - BEHİCE SULTAN, (1848-1876), Fotoğrafçı belirtilmemiş.
Elinde çiçek demetiyle, şık kıyafetiyle oturur vaziyette ve genç bir kızken gösteren, muhtemelen sarayda çekilmiş orijinal s/b jelatin gümüş baskı Behice Sultan fotoğrafı. 16 x 10 cm.
Behice Sultan, Osmanlı Sultanı Abdülmecid ve Nesrin Hanım'nın kızı. Behice Sultan, 26 Ağustos 1848'de Eski Çırağan Sarayı'nda doğdu. Babası Sultan'dı Abdülmecid ve annesi Nesrin Hanımefendi, kızı Manuçar Asemiani ve Mahra Hanım. Babasının yirmi birinci, on dördüncü kızı ve annesinin ikinci çocuğuydu. Kendisinden iki yaş büyük üç erkek kardeşi Şehzade Mehmed Ziyaeddin, ve kendisinden iki yaş küçük iki ikiz kardeşi Şehzade Mehmed Nizameddin ve Şehzade Mehmed Bahaeddin vardı.
Behice Sultan, Mehmed Nurullah Bey'in oğlu ve Sadrazam'ın torunu Halil Hamid Paşa Hamid Bey'e âşık olmuştu. Ve böylece 1875'te amcası Sultan Abdülaziz onu ona emretti. Tüberküloz kurbanlarını on dokuzuncu yüzyılda başka yerlerde olduğu gibi sarayda aldı.Kendisi sıtma ile hasta olan bir Feleksu Kalfa'dan Behice'ye dokunaklı bir mektup var. Behice'nin evlenme zamanı yaklaşıyordu ve Feleksu kendi sarayına gideceği için mutluydu, ama aynı zamanda Feleksu Behice'nin sağlığı için endişeleniyordu. "Ülkeye gideceksin," diye yazdı Pertev Kalfa birçok ilaç biliyor.Behice'nin evlenecek kadar iyi olduğu düşünülüyordu.
Abdülaziz trousseaux'sunu sipariş etmişti, ancak 4 Haziran 1876'da öldü ve bu nedenle düğünü ile ilgili daha fazla sorunu çözemedi küçük üvey kardeşi Şehzade Burhaneddin'in ölümü nedeniyle daha da gecikti. Sonunda düğün 4 Aralık 1876'da abisi Sultan'ın II. Abdülhamid hükümdarlığı sırasında gerçekleşti. Çiftlere Boğaziçi üzerindeki Kuruçeşme'de bir saray verildi.
Behice Sultan,düğünden iki hafta sonra, 21 Aralık 1876'da yirmi sekiz yaşında tüberkülozdan öldü. Fatih Camii, İstanbul adresinde bulunan Gülüstü Hanım türbesine gömüldü.
MODERN TÜRK HİKAYECİLİĞİNİN BAŞLANGICI
Muhayyelât- Ledünni-i İlahi-i Giridî Ali Aziz Efendi, Mekteb-i Harbiye-i Şahane Matbaası, [AH 1284] = 1867, İstanbul.
Döneminde sonradan yapılmış yağlı kağıt kaplı cildinde, temiz / çok temiz durumda, 22x14 cm, Osmanlıca, 239 sayfa.
Giritli Ali Aziz Efendi'nin 1796-1797 arasında yazdığı ve ilk defa 1852 yılında basılan hikâye, Modern Türk hikâyesinin başlangıcı sayılmaktadır. Eser, bir yandan masal öte yandan da hikâye özelliği gösteren, Binbir Gece ya da Binbir Gündüz türünden masalları benimsemiş bir anlatıma sahiptir. Muhayyelât'ın Doğu hikâyeciliğinin genelgeçer örneklerinden ayrılan yönü, İstanbul'un 18. yüzyıl yaşamından yerler seçilmiş olmasıdır. Muhayyelât'taki bazı hikâyeler, "kadîmü'l eyyâmda terkibi"yle başlar ve düşsel bir mekânda geçer. Hikâyelerde cinler, periler, büyü, sihir gibi olağanüstü ögeler bulunmaktadır. Eser, Tanzimat edebiyatı yazarları tarafından "artık terk edilmesi gereken, gerçek dışı anlatı"ya örnek olarak verilmiş ve alaya alınmıştır. Birinci baskısı 1852 yılında İstanbul'da Darü't-Tıbaati'l-Âmire (Matbaa-i Âmire) ve Takvim-i Vekayi Matbaası'nda yapılmıştır. Daha sonra 1867'de Mekteb-i Harbiye-i Şahâne Matbaası'nda ve son olarak 1873'te İzzet Efendi Matbaası'nda iki baskısı daha yapılmıştır. Bunlardan biri, diğerinden farklı olarak büyük boy ve yüz doksan iki sayfadır. 1867'deki baskısı esas tutulmak üzere sadeleştirilerek Ahmet Kabaklı tarafından yayımlanmıştır. En eski ve tam nüshası, 1799 tarihli olup Aziz Efendi'nin ölümünden sonra Ahmet Zihni tarafından Muhayyelât-ı Ledünni-i İlahi adıyla kopyalanmıştır.
Amak-ı hayâl, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, Necm-i İstikbâl Matbaası, İstanbul, 1926
Özgün karton kapağında, çok temiz durumda, 20 x 14 cm, Osmanlıca, 174, [2] sayfa.
Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin (ö. 1913) masal-hikâye karışımı birtakım olayları alegorik bir üslûpla anlattığı tasavvufî ve felsefî eserinin Osmanlıca baskısı.
[CARİYENİN EL YAZISI OLAN MUSIKÎ MECMUASI] Gıda-yı rûh, yahud ceb mecmuası, ALİ GALİB, Matbaa-yı Osmaniye, [AH 1311] = 1895, İstanbul.
Çok şık ve döneminin Osmanlı cildinde, şık yaldızlı ve gofreli süslemeli kapaklarında ve kırmızı deri sırtlı cildinde, çok temiz durumda, 20x14 cm, Osmanlıca, 540 sayfa.
Zahriye sayfasında bir cariyenin alacağı ile ilgili kendi el yazısı ile notu mevcuttur.
Gıda-yı ruh, döneminin bir çok şairi ve alimi tarafından ele alınmış ve müziğin ruhun gıdası olduğuna dair bir teşbih olup elimizdeki bu eser nadir bir tanzimat dönemi musıki mecmuasıdır.
Resimli Kitab: Siyâsî, edebî, fennî, felsefî, içtimâî mecmûa-i musavverdir. İLK 12 SAYI
Döneminin Osmanlı ve çok estetik ciltlerinde, iki cilt halinde (Cilt 1: Sayı 1-6; Cilt 2: Sayı 7-12), NOT: 10 İLA 15 SAYFADA KESİK MEVCUTTUR! 23 x 17 cm, çok sayıda resimli.
2. Meşrutiyetin ilk günlerinin "sansürsüz" hürriyet havasında yayınlanmaya başlamış ve ilk sayılarında coşkuyla inkılâbı sahiplenmiş, adeta 2. Meşrutiyet'in sözcüsü olmuş ve İstanbul'da Eylül 1324 (Eylül 1908) - Şubat 1329 (Şubat 1913) tarihleri arasında, aylık olarak 51 sayı çıkmış olan Meşrutiyet bu ünlü süreli yayınının ilk 12 sayısını içerir iki cildi.
Malûl Gaziler Büyük Ticaret Sâlnâmesi 1928 = Grand Annuaire Commercial 1928 [ve] Yıllık ticaret kılavuzu 1929 birarada, Osmanlıca / modern harfli Türkçe / Fransızca başlık, Osmanlıca kısmın kapak yazısı hattat Hamid tarafından yazılmıştır, hazırlayan: İsmail Hakkı ve Şürekası,Kâgıtçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi, İstanbulş, 1928 - 1929.
Malûl Gaziler Büyük Ticaret Sâlnâmesi 1928 = Grand Annuaire Commercial 1928 [ve] Yıllık ticaret kılavuzu 1929 birarada. Osmanlıca / modern harfli Türkçe / Fransızca başlık, Osmanlıca kısmın kapak yazısı hattat Hamid tarafından yazılmıştır.
Çok zengin içerikli ve bol reklamlı, haricen (resimlerde de görülebileceği üzere) müstakil Fiat ve diğer markaların reklamları mevcut. Bazıları katlanır planşlar. Nefis görselleriyle beraber halen konusunda en kapsamlı ve kullanışlı kaynaktır. Salnamelerde endüstri, madenler, demiryolu şebekesi, tarımsal ve dış ticaret istatistikleri, eğitim sistemi ve kütüphaneler, anayasa, Millet Meclisi’nin vekil ve personelinin isim listesi, Türkiye’nin idari taksimatı, yürürlükteki kanunların maddeleri yer alıyor. Ayrıca Türkiye’nin tüm vilayetleri coğrafi, sosyal, ekonomik, tarımsal açılardan incelenmekte ve bağlı kazalarla ilgili önemli bilgilere yer verilmektedir.
Biri büyük boy (28x21 cm), diğeri ise küçük boy (23x16 cm).
2 kitap: ([24], 1860 sayfa; 1296, 277 sayfa), ilk kitabın 1586. sayfadan sonrası Fransızca, ikinci kitap (1929'da basılan) Latin harfli Türkçe ve Arap harfli Türkçe'yi bir arada içerir.
Özege 12079.; 21739.
Resimli gazete: Makâlât-ı ilmiye ve fenniyenin vasıta-ı intişârı, gülzâr-ı edebiyâtın tecelligâh-ı asârıdır. Cilt içerisinde sayılar: 1, 2, 3, 9, 10, 11, 13, 14, 15, 16, 17, 32, 33, 34, 37, 38, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60. Sahibi Mehmed Rıza.
26 sayı içeren bol görselli, levhalı ve resimli folyo boy, yeşil bez cildinde, 33,5 x 25 cm, Osmanlıca, toplamda 12 farklı sayı.
Edebiyat ve kültür tarihimiz açısından önemli bir yere sahip olan Resimli Gazete dergisi, II. Abdülhamit devrinde yayımlanmaya başlamıştır. Uzun soluklu ve düzenli aralıklarla yayımlanan dergi; edebiyattan sanata, siyasetten tarihe, müspet ilimlerden din, ahlâk ve tasavvufa kadar çeşitli türlerde yazıları içermektedir. Yazı faaliyetlerinin yanı sıra içerdiği resim ve fotoğraflarla da dönemindeki dergiler arasında öne çıkmaktadır. Her sayısında yazıların içeriklerine uygun çok sayıda resim ve fotoğraf basılmıştır. Derginin şair ve yazarlarına ait portreler, siyaset ve devlet adamlarına ait portreler, askeriyede kullanılan alet ve edevata ait resimler, savaş esnasındaki görüntüler, haritalar, şehir içi, şehir dışı ve yurt dışına ait manzara fotoğrafları, güzel sanatlar ile ilgili levhalar, teknolojik gelişmelere ve haberlere dair resim ve fotoğraflar yer almaktadır.
Malumat: 73 sayıları ila 96 sayıları arası + gazetenin kapakları ve ilan sayfaları arkaya alınmış; 27 Şubat 1312 - 14 Ağustos 1313 arası sayılar.
Yıpranmanın olduğu kırmızı deri cildinde, büyük boy (34x26 cm), çok sayıda resimli ve zengin içerikli.
Malûmat Gazetesi ya da Malûmat Mecmuası, Mehmed Fuad ile Artin Asaduryan’ın birlikte 48 sayı çıkarıp kapattıktan sonra Mehmet Tahir tarafından alınarak devam ettirilen ve yayın hayatının birinci yılından sonra Servet-i Fünun topluluğunu birleştirecek hareketler yaratan dergidir.
Resimli gazete: Makalât-ı ilmiye ve fenniyenin vasıta-yı intişârı, gülzâr-ı edebiyâtın tecelligâh-ı asâriyesidir. Sayı: 62-94. Şubat 1313 - 18 Kanunıevvel 1314. Sahibi Mehmed Rıza.
Döneminin özgün ve çok şık deri sırtlı, gofreli kapaklarıyla Osmamnlı cildinde, 33,5 x 25 cm, temiz durumda.
Edebiyat ve kültür tarihimiz açısından önemli bir yere sahip olan Resimli Gazete dergisi, II. Abdülhamit devrinde yayımlanmaya başlamıştır. Uzun soluklu ve düzenli aralıklarla yayımlanan dergi; edebiyattan sanata, siyasetten tarihe, müspet ilimlerden din, ahlâk ve tasavvufa kadar çeşitli türlerde yazıları içermektedir. Yazı faaliyetlerinin yanı sıra içerdiği resim ve fotoğraflarla da dönemindeki dergiler arasında öne çıkmaktadır. Her sayısında yazıların içeriklerine uygun çok sayıda resim ve fotoğraf basılmıştır. Derginin şair ve yazarlarına ait portreler, siyaset ve devlet adamlarına ait portreler, askeriyede kullanılan alet ve edevata ait resimler, savaş esnasındaki görüntüler, haritalar, şehir içi, şehir dışı ve yurt dışına ait manzara fotoğrafları, güzel sanatlar ile ilgili levhalar, teknolojik gelişmelere ve haberlere dair resim ve fotoğraflar yer almaktadır.
Malumat: 9 adet nota, 49-50 sayıları ila 72 sayıları arası + gazetenin kapakları ve ilan sayfaları arkaya alınmış; 19 Ağustos 1312 - 20 Şubat 1312 arası sayılar, bir sayfada metni etkilemeyen yırtık mevcut, haricen oldukça temiz.
Yıpranmanın olduğu kırmızı deri cildinde, büyüjk boy (34x26 cm), çok sayıda resimli ve zengin içerikli.
Malûmat Gazetesi ya da Malûmat Mecmuası, Mehmed Fuad ile Artin Asaduryan’ın birlikte 48 sayı çıkarıp kapattıktan sonra Mehmet Tahir tarafından alınarak devam ettirilen ve yayın hayatının birinci yılından sonra Servet-i Fünun topluluğunu birleştirecek hareketler yaratan dergidir.
DEVEKUŞU Yapım "Beyoğlu - Beyoğlu" Gar Gazinosu Bileti Yekün 1500 TL No: 13947
13 x 7 cm
Bizim Tiyatro Dergisi Yıl:1 Sayı: II Ekim 1969, Sahibi: Kemal Şerbetçi Yazı İşleri Müdürü: Deniz Balkan Dergi Düzeni: Mengü Ertel (San Grafik)
23 x 15 cm, 44 sayfadır. Derginin içeriğinde Muhsin Ertuğrul'un 60. sanat yılı, Ahmet Vefik Paşa hakkında Metin And'ın yazısı, Bizim Tiyatro topluluğunun faaliyetleri, haklarında bilgi ve fotoğrafları, usta tiyatrocular hakkında bilgikler ve Haldun Taner'in yazısı bulunur.
Yapı Kredi ve Bankası Kültür ve Sanat Hizmetlerinden 150. Sergi Ara Güler'in Fotoğraflarıyla İnsanlar Dünyasından 27 Eylül - 27 Ekim 1977 [Sergi Broşürü] Galatasaray Sanat Galerisi
21 x 15 cm, 4 sayfa
Garanti Sanat Galerisi Neşet Günal "Sorun - Sorum" Resim Sergisi 5 - 26 Mayıs 1992 [Sergi Broşürü]
21 x 21 cm, 4 sayfadır, sol alt kısımda kırılma mevcuttur.
Garanti Sanat Galerisi Fikret Mualla Retrospektif Resim Sergisi 5 - 26 Kasım 1991 [Sergi Broşürü]
21 x 21 cm, 4 sayfadır.
Galeri Manâ SARKIS - İKİZ / TWİN 24.05 - 06.07.2013 [Sergi Broşürü]
17 x 12 cm,
Tekel Sanat Galerisi Engin Varol Resim Sergisi 14 Kasım - 27 Kasım 2008 [Sergi Davetiyesi]
21 x 15 cm
Darüşşafaka Cemiyeti Çemberlitaş Sanat Galerisi Ayhan Öztürk - İrfan Vurandamar 15 - 30 Mayıs 1970 [Ressamlarından Islak İmzalı Özel Davetiye] Davetiyenin ön yüzünde yağlı boya ile yapılmış resim bulunmaktadır.
15 x 11 cm
Destek Sanat Galerisi Veysel Erüstün Sergisi 29 Ocak - 23 Şubat 1985 [Sergi Davetiyesi] [Islak İmzalı]
17 x 12 cm, ilk sayfada sararmalar vardır.
İstanbul Amerikan Kız ve Erkek Koleji Moliere'in Cimri Piyesi davetiyesi 13 Nisan 1947 [Tiyatro Davetiyesi]
14 x 9 cm
Atatürk'ün 20. Ölüm Yıldönümü Hatırasına basılan zarf, İlk Gün Zarfı, Damgalı - Filateli
17 x 10 cm
Cumhuriyet Dönemi Osmanlıca Dergi, Süs Dergisi 8 Mart 1340 Cumartesi nüshası. Kapağında Semiha Berksoy bulunmaktadır.
27 x 20 cm kenarlarında aşınmalar mevcuttur. 16 sayfadan oluşur. Cumhuriyetin ilanından 4.5 ay önce, 16 Haziran 1923'te yayımlanmaya başlanan haftalık Süs Kadın Mecmuası, 26 Temmuz 1924 tarihine kadar 55 sayı çıktı. Eski Türkçe derginin başyazarı Mehmed Rauf, mesul müdürü Hüseyin Remzi'ydi. "Haftalık Edebi Hanım Mecmuası" altbaşlığıyla çıkan derginin yazar kadrosunda, dönemin en önemli kadın ve erkek edebiyatçıları vardı. Bu ünlü isimler (kimisi sonraki soyadlarıyla) şunlardı: Güzide Osman, Güzide Sabri, Halide Nusret Zorlutuna, Hakkı Neziye, Musahipzade Celal, Nezihe Muhiddin, Suad Derviş, Şüküfe Nihal, Abdullah Cevdet, Ahmet Haşim, Abdülhak Hamit Tarhan, Ali Ekrem Bolayır, Cenab Şahabeddin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmed Emin Yurdakul, Necdet Rüştü, Peyami Safa, Ruşen Eşref, Süleyman Nazif, Vedat Örfi Bengü, Yusuf Ziya Ortaç, Florinali Nâzım, Faik Ali Ozansoy, Celal Sahir Erozan, Selahaddin Enis, Hüseyin Cahid Yalçın. Derginin her sayısında, "Türk Kadını ve Kadınlık Âlemi" başlıklı sayfalarda Türkiye ve dünyadaki kadın hareketine dair güncel bilgiler, "Yeni Moda" ve "Son Moda" sayfalarında özellikle Paris'teki gözde kıyafetler ve o dünyadan haberler yer aldı.
Pekos Bill Esrarlı Vadi, İstanbul Kıral Neşriyat , Sene: 1, Cilt: 1, Sayı: 3, 30 Mayıs 1959 25 x 17 cm,18 sayfa.
Maarif (Mecmuası), İkinci Sene Dördüncü Cilt Numara 94, 23 Şevval 1310/ 29 Nisan 1309, İlk sayfada "Saye-i Turkiye Hazret-i Padişahı Dersaadetde inşa ve güşad olunan Postahane" ibaresiyle Postane binası resmi bulunur. (Bugünkü İş Bankası Müzesi- Eminönü)
27 x 20 cm kenarlarında aşınmalar mevcuttur.
Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi, Prof.Dr. A. Süheyl Ünver Hoca'nın Yetiştirdiklerinden, Türk Süslemesi - Minyatür ve Suluboya Sergisi, 8 - 20 Şubat 1988 [Sergi Broşürü]
20 x 15 cm
BEDRİ RAHMİ SANAT GALERİSİ, Bedri Rahmi "Karadut" Resim sergisi davetiyesi,13 Kasım - 8 Aralık 1979
27 x 22 cm
Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi, Üsküdarlı Cevat Resim Sergisi, 23 Eylül - 18 Ekim 1991 [Sergi Kataloğu]
27 x 20 cm, 28 sayfa, renkli resimli.
Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi, Hamit Görele Resim Sergisi, 21 Ekim - 14 Kasım 1991 [Sergi Kataloğu]
27 x 20 cm, 28 sayfa , renkli resimli.
Erol Kerim Aksoy Kültür, Eğitim, Spor ve Sağlık Vakfı, Osman Hamdi Bey Fotoğraflarla Resim Sergisi Kataloğu 1993 [Sergi Kataloğu]
27 x 18 cm, 16 sayfa, renkli resimli.
Arte Turca Contemporanea, PARİS. BRUXELLES. BERLİN. VIENNE. ROME Metinler: Suut Kemal Yetkin, Nurullah Berk, İtalyanca , Türk Sanatçılar biyografisi, Güzel Sanatlar Matbaası - İstanbul
19 x 18 cm, 60 sayfa, İtalyanca, Siyah beyaz resimli.
[Şefkat İşlegen İmzalı Sergi Kataloğu] Şefkat İşlegen tarafından "Necip Üstad'a sevgi ve sanat dolu bir yaşam dilerim" ibaresiyle imzalanmıştır. 21.03.2010
30 x 21 cm, 24 sayfa, renkli resimli.
Seydi Murat Koç, İnsanlar Alemi / The Realm Of Human, Ferda Art Platform, 1. Baskı / 500 adet basılmıştır, 2019 Türkçe - İngilizce
25 x 21 cm, 50 sayfa, renkli resimli
[Kostantinos K. Kerestetzıs İmzalı Sergi Katalogu] Kostantinos K. Kerestetzıs, Fener - Balat İstanbul Sergi Kataloğu Yunanca- İngilizce Katalog sanatçı tarafından 24.11.2010 tarihinde imzalanmıştır.
31 x 24 cm, 61 sayfa, renkli resim ve fotoğraflar.
Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyetin 15. Yıl İlavesi 29 Birinciteşrin 1939 , 32 sayfadır.
45 x 31 cm, 32 sayfadır.
Cumhuriyet Gazetesi 10 İkinciteşrin 1939 nüshası [BÜYÜK MATEMİN SENE-Yİ DEVRİYESİ]
62 x 45 cm, 8 sayfa, çok sayıda resimli.
1938 yılının 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe Atatürk’ün vefatı ile beraber tüm Türkiye’de ulusal yas ilan edildi. Bu tarihte ve hemen ertesi gününde ise yurttaki tüm gazetelerin manşetleri bu haberle yankılandı. Cumhuriyet Gazetesi tam sayfa Atatürk fotoğrafı ile beraber “Atatürkümüzü Kaybettik” gazete başlığını kullanarak bir milletin duygularına tercüman oldu.
Bu nüsha, Cumhuriyet Gazetesi'nin ulu önderin vefatının seneyi devriyesi için hazırladığı matem sayısıdır.
HANIM HATTATLAR / MEŞK
Sülüs - nesih meşk. Osmanlıca Nebahat Hanım imzalı. Tarihsiz [c. 1920]. HATTAT NEBAHAT HANIM. Meşk, 13,5x20,5 cm. Çerçevesiz.
"T", "kef", "ayın", "f" ve "s" harflerini içeren güzel bir sülüs - nesih meşk. İsim yazılı olan parça. Hattatın kendi imzası olabilir. Yaklaşık tarih 1920'ler.
-- Hat Hattat Kadın Geleneksel Türk / İslâm sanatı
ERKEN DÖNEM RESİMLİ DOĞUM KİTABI - OSMANLICA
Fenn-i vilâde. 2 cilt tek cilt içerisinde. ÖMER BESIM AKALIN [PAŞA], (Türkiyeli doktor, siyasetçi), (1862-1940)., Ahmet İhsan Şürekâsı ve Matbaacılık Osmanlı Şirketi, İstanbul, [Hicrî 1338-1339] )1922-1923.
Osmanlı tarzında yapılmış döneminin deri cildinde, sırtı beş filetolu, yazar ve kitap isimleri, cilt sayıları gibi bilgiler sırta klişe yapılmış, çok temiz durumda, 24 x 17 cm, Osmanlıca, 2 cilt: (313 s.; 408 sayfa).
Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye'de jinekolojinin kurucusu Besim Ömer [Akalın] (1862-1940) tarafından yazılmış, batılı anlamda modern kadın doğum üzerine erken dönem ve bol resimli orijinal Türk kitaplarından birinin bu nadir ilk baskısı. Kitap, Besim Ömer'in Paris'e gönderilerek Hôpital de la Charite'de asistan hekim olarak çalışmasının ve 1891'de tıp ihtisasını Fransa'da tamamlamasının ardından yayınlanmıştır.
Toplamda dört bölümden oluşan bu iki cildin ana başlıkları şöyledir: "Haml" veya "Hâmîl" [yani. hamilelik], "Viâdet, halas, avâkib-i vilâdet, nevzâd" [yani. obstetrik (veya doğum), olgunlaşma, hamileliğin son aşaması ve yenidoğan]. Türkiye'de Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda basılmış Osmanlıca bu kitap, barındırdığı çok sayıda resimle konusundaki ilk örneklerdendir. Batı dünyasındaki tıbbi gelişmelerin ve yeni bilimsel çalışmaların takibini destekleyen Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde ihtiyaç duyulan ilk orijinal kadın doğum külliyatıdır. Tamamı dört cilttir, elimizdeki cilt bu külliyatın ilk iki cildini muhteva eder.
Besim Ömer Akalın (1 Temmuz 1862, Narda - 19 Mart 1940, Ankara), Türkiyeli tıp profesörü, bilim insanı, sivil toplum örgütçüsü ve milletvekili. Türkiye'de çağdaş doğum biliminin öncülerindendir; ülkedeki ilk doğum kliniğini açan, doğum üzerine ilk çağdaş kitabı yayımlayan kişidir. "Ebelerin ebesi" adı ile anılır; ebelik mesleğinin kurumsallaşmasına, ayrıca hemşirelik ve hasta bakıcılık mesleğine büyük katkıları olmuştur. Ülkede tıbbî yayıncılığı başlatan bilim insanıdır.
-- Tıp Kadın doğum Tıp tarihi Kadın Bilim tarihi
OSMANLI SARAYI - FİLATELİ
Osmanlıca "Mabeyn-i Hûmâyûn Mülûkâne Zât-ı Hâzret-i Şehriyârî Seryâverliği" antetli boş zarf. Sağ üst köşesinde ve yanlarında yırtık mevcut olup eksiği yoktur. Tamdır. Antette deformasyon yoktur. 11x21 cm. Osmanlı dönemi antetli. Filatelik boş zarf.
Mâbeyn kelimesi, lügatte, “aradaki yer” veya “iki şeyin arası” anlamına gelmekte olup, sözcük Osmanlı siyasî literatüründe, sarayda Padişahın resmî bürolarıyla, yerli-yabancı ziyaretçilerini ağırladığı, dinlenip eğlendiği yerlerin bulunduğu bölüm için kullanılmıştı. Mâbeyn tabirinin kullanılmaya başlandığı tarih kesin olmamakla beraber, mekân olarak 1675 yılından beri vardı (Akyıldız 1998: 283). Burası imparatorluk hanedanının, yönetimin diğer kesimleriyle arasında bağlantı kuran, bir tür sekreterlik vazifesi görürdü (Findley 2008: 23; Wasti 1996: 1). Bazen “Mâbeyn-i Hümâyûn-ı Cenâb-ı Mülûkâne” şeklinde ifade edildiği de olurdu (Pakalın 1983). Zamanla yönetim gücü ve merkezlerinin Saray’ın dışına çıkmaya başlamasıyla birlikte, Mâbeyn’i eskisinden daha etkin bir konuma taşıyacak olan süreç de işlemeye başladı (Akyıldız 1998: 283-284).
OSMANLI TIBBI - TIP ALETLERİ - NADİR ANTET
Sultanhamam'da 1281 [1865] tesis tarihli Osmanlıca el yazması tıbbî malzemeler G. Dilman firması antetli istirham ve beyân mektubu: Kloral Klor ve Narkoz için eter vb. Pullu - mühürlü ve imzalı 1927 tarihli - 29x21 cm. Tamamı Osmanlıca. 1 sayfa. Katlı. Matbû antet kısmı hariç tamamı el yazısı. 1281 [1865] Sultanhamam'da tesis tarihli Osmanlıca el yazması tıbbî malzemeler G. Dilman firması antetli istirham ve beyân mektubu: Kloral Klor ve Narkoz için eter vb. Pullu - mühürlü ve imzalı 1927 tarihli. Osmanlı tıp ve tıbbî malzemeler tarihi açısından eşsiz bir belge.
OSMANLI SURİYESİ - BEYRUT
[1342] 14 Şubat 1924 tarihli tamamı Arapça el yazması imzalı belge: Safed müftisinden Yüksek İslâm Meclisi Riyâseti'ne, ödenmeyen meblâğ ile ilgili evkâfdan tapu meselesi (Hicaz Demiryolları ve Osmanlı Kamu Borç İdaresi pullu) - Tamamı Arapça el yazması "OPDA" (Ottoman Public Debt Administration) [i.e. Osmanlı Kamu Borç İdaresi] ve "HJZ" (Hejaz Railway) [i.e. Hicaz Demiryolları] pullu 11 satırlık yazı bulunan belge / dilekçe. 28x21,5 cm. Arapça 1 sayfa. Arkası boş. Grifon ve "W" inisiyalli amblem ve "Original" yazılı filigranlı kağıt kullanılmış. Kağıt döneminden çok daha eskilere dayanan köklü bir İngiliz kâğıt üreticisinin Orta Doğu pazarı için ürettiği kaliteli bir kağıt.
"Yüksek İslâm Meclisi Re'isi Âlîsi'ne" diye başlayan belgede, Safed müftüsü ve mümaileyh şahsın yaptığı bir alışverişten söz ediliyor - belli bir mikdar Mısır cüneyhi mukâbilinde yapılan anlaşma üzerine bir kısmı ödenmeyen meblâğa dair iki senedir beklediğini belirten Safed müftîsi, paranın geri kalanının da tarafna verilmesini talep ediyor. Yaşının ilerlediğini, evkâfdan tapu işlerini yapabilmekiçin paranın devamını alması gerektiğini belirten müftî Seyyidî, aksi halde tapu işlemlerinin tamamlanmayacağını belirtiyor. Müftî Seyyidî'nin imzası var. Alt kısımda cevâben yazılmış metnin altında ise "Reisü'l Camiü'l İslâmiü'l Âlî, Mehmed [ya da Muhammed] Sehvî] imzası bulunmakta. Belgenin üst, alt ve yan kısmında küçük birer kağıt bandı kullanılmış. Haricen oldukça temiz.
"Bugün İsrail Devleti sınırları içerisinde bulunan Safed, Yukarı Celîle bölgesinde 840 m. yükseklikte bir tepe üzerindeki tarihî kalesinin eteklerinde yer almaktadır. Ahd-i Atîk'te geçmemesine rağmen yahudilerce kutsal sayılan şehirlerden biridir. Akkâ'nın 40 km. doğusunda ve Taberiye'nin 20 km. kuzeyinde bulunan şehrin ne zaman kurulduğu hakkında kesin bilgi yoktur. Tarihî kayıtlarda adı ancak milâttan sonra II. yüzyıldan itibaren zikredilmektedir. Safed kelimesi şehrin fizikî konumunu çağrıştıran “gözleme, bakma” anlamındaki “şefat”tan gelir. Osmanlılar, Suriye ve Filistin’de ele geçirdikleri bütün toprakları Vilâyet-i Arab adıyla teşkil ettikleri beylerbeyiliğe bağladılar. Safed o tarihte sancak merkezi olarak belirlenmedi. Kalabalık hale gelen ve önemli bir şehir özelliği kazanan Safed’in merkez olduğu sancağa XVII. yüzyılın başlarında Lübnan’ın güçlü Dürzî ailelerinden Ma‘noğlu Fahreddin’in getirilmesi yeni siyasî olaylara yol açtı. Fahreddin’in isyan ettiği 1022 (1613) yılına kadar şehir onun hâkimiyet sahası içerisinde yer aldı. İsyanın bastırılmasının ardından Osmanlı Devleti bu problemli bölgeyi daha iyi kontrol edebilmek için 1614’te Sayda, Safed ve Beyrut sancaklarını Şam’dan ayırarak Sayda eyaleti adıyla yeni bir beylerbeyilik oluşturdu ve beylerbeyiliğine Hasan Paşa’yı tayin etti (BA, MD, nr. 80, s. 141). Ancak Fahreddin'in 1618’de yeniden bölgeye dönmesine izin verilmesinden öldürüldüğü 1635 yılına kadar Safed tekrar onun nüfuz bölgesi içerisinde kaldı. Evliya Çelebi, Ramazan 1082’de (Ocak 1672) uğradığı Safed’de yedi müslüman, yedi yahudi mahallesi bulunduğunu, kalenin harap olduğunu, şehirde sekiz cami (Şeyh Ni‘me, Muallak, Kızılcami, Eynesi, Aşertâh / Kırklar, Şeyh Îsâ, Kürt Mahallesi Camii, Mismar / Medrese Cami), altı medrese, yedi zâviye, altı hamam, üç han ve üç kervansaray bulunduğunu yazar. Müslümanlara ait ev sayısı 1300 kadardır. Buna göre müslüman nüfusun 5500 dolayında olduğu anlaşılır.
Evliya Çelebi’ye göre şehirde daha önce 12.000 yahudi yaşarken bu sayı çoğunun Selânik’e göç etmesi sonucu 2000 kişiye inmiştir. Yahudiler şehirde önemli bir sanayi olan yünlü kumaş dokumacılığı yapmaktadır. 3000 dokuma tezgâhı göçler sebebiyle kırka düşmüştür. Evliya Çelebi, şehrin dut, zeytin ve balı ile ünlü olduğunu da bildirir. Bütün bu bilgiler XVI ve XVII. yüzyıllarda Safed’in bölgedeki önemli şehirler arasında yer aldığını ve Osmanlı öncesi dönemine nisbetle hayli geliştiğini ortaya koyar. Şehir, 1750’lerden itibaren kendisi de Safed doğumlu olan Zâhir el-Ömer’in kontrolü altına girdi. 1759’daki deprem şehirde gerilemeye yol açtı. Safed, Zâhir el-Ömer’in isyanının bastırılmasından sonra 1775’te Sayda beylerbeyiliğine tayin edilen Cezzâr Ahmed Paşa'nın eline geçti.
Mısır'a asker çıkaran Napolyon Bonapart 1799’daki Akkâ muhasarasından önce Safed’e girdi. Safed bölgesi, Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın isyanı sırasında oğlu İbrâhim Paşa’nın 1832’deki Suriye ve Anadolu seferi sonucu onların kontrolüne geçti. Fakat 1840’ta İngiltere ve Avusturya’nın yardımıyla hareket eden Osmanlı güçleri bütün Suriye ve Filistin’den Mısır kuvvetlerini çıkararak Osmanlı hâkimiyetini yeniden kurdu. Safed 1819 ve 1837 yıllarında meydana gelen iki büyük depremde büyük hasar gördü. Bunların ikincisinde 5000 kişi hayatını kaybetti ve şehirdeki birçok bina ile birlikte kale bütünüyle harap oldu. XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren siyasal ve ekonomik yönden bölgede Akkâ’nın önemi artarken Safed gerilemeye başladı.
1864 vilâyet nizamnâmesinin ardından Sayda vilâyeti ortadan kaldırılarak Suriye vilâyetiyle birleştirildi ve Safed bu vilâyete bağlı bir kaza merkezi oldu. Osmanlı Devleti 1887’de gerçekleştirdiği idarî düzenleme ile Beyrut vilâyetini teşkil etti. Safed kazası vilâyetin Akkâ livâsına bağlandı. Kaza genelinde 1893-1895’te 13.981’i müslüman, 7332’si gayri müslim 21.313 kişi yaşamaktaydı. Safed şehrinin 1908’deki nüfusu 10.002 kişiydi. Bunun 6095’i müslüman, geri kalan 3907’si çoğunluğu yahudi olmak üzere gayri müslimdi. Bu nüfus, 1916-1917 yıllarında 7077’si müslüman, 5256’sı yahudi ve 432’si hıristiyan olmak üzere 12.775 kişiye yükseldi. Safed I. Dünya Savaşı’nın ardından 1918’de İngilizler tarafından işgal edildi. Bu dönemde yapılan 1922 sayımında şehrin nüfusu 8760 kişiden ibaretti. Bunun 5431’i müslüman, 2986’sı yahudi ve 343’ü de hıristiyanlardan oluşmaktaydı. 1948 Arap-İsrail savaşı sırasında şehrin nüfusu 12.000 oldu. Bunun 2000 kadarı yahudilerden meydana gelmekteydi. Aynı yıl bölgedeki İngiliz himayesinin sona ermesiyle İsrail kuvvetleri şehri ele geçirdi. Şehrin 2003 sayımına göre çoğunluğu yahudi olan nüfusu 26.600’dür. Safed’in ekonomisi turizm ve hafif endüstriye dayanır. Üç Tepe üzerine kurulan şehirde müslüman mahallesinde dört büyük cami bulunmaktadır. Tarihî kalesi harabe halindedir. Şehirde Osmanlı kalesi ve saat kulesi ayaktadır. I. Baybars’ın 674’te (1275-76) yaptırdığı Mescidülahmer / Câmiulahmer (Evliya Çelebi’nin zikrettiği Kızılcami), Osmanlılar’ın son dönemine ait olup şimdi resim müzesine dönüştürülen Câmiussûk (1318/1900) ve Şeyh Hamîd Safedî Zâviyesi günümüze ulaşmıştır. Câmiussavânîn’in (Câmiüssüveyka) ise sadece minaresi mevcuttur." (Kaynak: İslâm Ansiklopedisi).
CENEVRE'DE TÜRKLER / OSMANLI HANEDANI / ESPİYONAJ
Cenevre başşehbenderi Yusuf [Ziya] imzalı, Osmanlıca yazma mektup: 1917'de Prenses Fatma tarafından gönderilen paranın Cenevre'ye götürülmesi konulu - YUSUF ZİYA BEY, (Osmanlı Cenevre Başkonsolosu), (?).
Orijinal Osmanlıca el yazılı belge. 20,5x13,5 cm. Bifolium üzerine 1 sayfa 4 satır.
"Dersaadet'te Prenses Fatma Hanım Efendi tarafından Muammer Nazım Bey... Hanım efendiye teslim edülüb Cenevre'de sahibine verilmek üzere Muzaffer Bey Efendi'ye tevdi' olunan beş yüz İsviçre Frangı ... emanete aldım". İmza: Yusuf.
Prenses Fatma Hanım (Hayırsever prenses), (?-1912), 1867-79 yılları arasında Mısır Hidivi (Vali) olan Hidiv İsmail Paşa’nın kızı, Mısır Kralı I. Fuat’ın kız kardeşidir. 1908 yılında Taşköprülü Ali Ağa’nın oğlu Nuri Korman’la Mısır’a giden Prenses Fatma Hanım, Mısır’daki arazilerinin onda birini Darülfünun’a (İstanbul Üniversitesine) bağışlamıştı.
Son dönem Osmanlı diplomatı ve İsviçre'ye modern anlamda giden ilk diplomatlardan olan Yusuf Ziya Bey, bulunduğu konumda Osmanlı hanedanı için Avrupa'dan bilgi de sızdırmıştır. İlgili yazışmanın da gizli yürütüldüğü aşikâr olup tarihi açıdan önemli bir belgedir.
-- Cumhuriyet Türkiye'si Ünlü imzalar İmzalı Koleksiyon Osmanlıca belgeler Tarihi belgeler Hanedan Geç dönem Osmanlı İmparatorluğu İsviçre - Türk ilişkileri Hariciye Dışilişkiler Osmanlı - Avrupa uluslararası ilişkileri
1950-60'lar West Germany (Batı Almanya) üretimi, tamamı Türkçe, teneke üzerine özel boyama dünya (Küre)
26 x 17 cm, "MS" logolu, tamamı Türkçe, Batı Almanya üretimi