• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

Euphemia ART: Tablo, Özgün Baskı, Heykel ve Fotoğraf Müzayedesi 4

"Euphemia ART: Tablo, Özgün Baskı, Heykel ve Fotoğraf Müzayedesi 4" adlı yeni müzayedemize 11 Aralık 2022 Pazar günü saat 15:00'e kadar internet sitemiz üzerinden pey verebilirsiniz. 15:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Müzayede firmamız satıcılar ile aracılar arasında aracı olup alıcı tarafından kazanılan her ürünün komisyon oranı: %15'tir.

ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.

Tüm ürünlerin kargoda taşıma esnasında oluşabilecek hasarın sorumluluğu tamamen alıcıya aittir. Müzayede firmamız bu konuda kesinlikle sorumluluk kabul etmeyecektir. Ödemeden hemen sonra ürünleri müzayede evimizden aldırabilirsiniz. Alıcı tarafından İstanbul dışından kazanılan ürünler, çerçevelerinden ayrılıp iki parça  halinde gönderilecektir. 

Müzayedemizdeki lotların her biri müzayede süresince müzayede evimizde görülüp incelenebilir.

!!! ÖNEMLİ !!! Komisyon oranı %15 olup tutarın tamamına %18 KDV oranı eklenecektir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.

Komisyon ya da vergi tutarları ile alakalı iadeler kesinlikle kabul edilmeyecektir, kuralların tamamı okunmuş kabul edilir

Lot: 55 » Resim

ERGÜN GÜNDÜZ (1960-) "Karikatür" Tarihsiz

Ahşap üzerine çini mürekkebi ve kurşun kalem karışık teknik,
çerçeveli,
62x47 cm,
hâliyle

Akademide öğrenciyken Gırgır'da başladığı kariyerine, yönetiminde bizzat yer aldığı Rr, Joker, Akrebin Gölgesi ve son olarak da Resimli roman dergilerinde devam etti.

Gırgır dergisi için çok sayıda karikatür ve kapak yapmış da olsa, çizgi romancı kimliğini ön plana çıkartan bir sanatçıdır. Fransa'nın Ameins kentinde sergilenmekte olan ilüstrasyon çalışmaları mevcut. Sprite gazoz kutuları ve Petrol Ofisi'nin POMAN'i gibi, çeşitli reklam kampanyalarında görev almıştır.

Resimli Roman'ın 3. sayıda kapanmasının ardından, Rodeo Strip'te iki çizgi romanı ve retrospektif özelliği taşıyan uzun bir röportajı yayınlanmıştır.

Halihazırda daha çok reklam dünyası için çalışmalar yapmakta olan Ergün Gündüz, çizgi roman çalışmalarını Studio Rodeo bünyesinde vermektedir. Bu kapsamda resimlediği Organik Kadın gibi bazı çizgi öyküleri FHM dergisinin Türkiye edisyonunda yer alırken, Murat Mıhçıoğlu'nun ABD yayınına yönelik olarak yazdığı Bir Zombi Bunu Yapabilir Mi? isimli öykü de Gündüz'ün çizgileriyle Zombie Bomb isimli çizgi roman antolojisine girmiştir. Aynı çalışma, Studio Rodeo'nun 2011 tarihli çizgi roman yıllığı olan Totem'de Türkçe olarak yer almıştır.

Ergün Gündüz, görsel sanatlar dünyasındaki çalışmalarının paralelinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde görsel iletişim dersleri vermektedir.

Detaylar
Lot: 56 » Resim

HASAN RASTGELDİ (1945-) "İsimsiz" 1990

Fine Art kağıt üzerine pastel boya.
65x55 cm çerçeve; 40x31 cm resim alanı. Çerçeveli.

"Urfa doğumlu ressam, 1970 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü tamamladı. Hamza İnanç ve Turan Erol Atölyeleri’nde eğitim aldı. Öğrencilik yıllarında katıldığı Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde eserleri sergilendi. Mezuniyetinin ardından Siirt Ortaokulu’nda resim iş öğretmeni olarak çalışmaya başlayan Rastgeldi, 1982 yılına kadar Urfa Kız Öğretmen Lisesi’nde çalıştı. Öğretmenlik yıllarında, resim çalışmaları yanında halk bilimleri alanında araştırmaları ve derlemeleri oldu. 1982 yılında Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atandı. 1987 yılında lisansını tamamlayarak Sanatta Yeterlilik aldı. 1990’lı yıllarda Ege Üniversitesi Konservatuar’ında halk oyunları eğitimi verdi. Sahne dekorları ve kostümler tasarladı. Aynı dönemde çalıştırdığı okul ekipleriyle katıldığı uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. 1989 Yılında Salzburg Yaz Akademisi’ne giden sanatçı, Prof. Hans Baschang ile resim çalışmaları yürüttü. Bugüne kadar 60’ın üzerinde kişisel resim sergisi açtı. Yurtiçi ve yurtdışında yarışmalı sergilere, karma ve grup sergilerine katıldı. İtalya’da 2002 yılında “Floransa’nın imajı” konulu Caterina’de Medici yarışmasında, ikincilik ödülü kazandı. Sanat yaşamı boyunca çok sayıda ödüle layık görülen sanatçının eserleri, devlet kurumlarında, yurtiçi ve yurtdışındaki özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Hasan Rastgeldi, İzmir’deki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor."

Detaylar

SATILDI

Lot: 67 » Resim

ÖZDEMİR ALTAN (1931-) "Özgün Baskı" (Ed. 51/100) 2000

50x70 cm,
100 adet basılan özgün baskının 51 nolu edisyonu.

Türk ressam ve akademisyen Özdemir Altan, 1988 ile 1992 yılları arasında sanatsal espasın birbirinden farklı mantık, köken, kavram ve yapıların sentezi ile oluştuğunu uç noktada kanıtlamak amacıyla "Raslantısal Buluşma" yöntemini geliştirdi. Her sanatçının sanatsal yaşamı süresince belli dönemleri olduğu gibi Özdemir Altan’ın da bu dönemlerini Akademiden mezuniyeti ile başlayıp; günümüze uzanan: Romantik Dönem 1957’den itibaren sekiz yıl, Krallar ve Kraliçeler 1965’ten itibaren bir yıl, Tepegöz ve Sinek Kralı’nın Oğlu 1960’ten itibaren dört yıl, 12 Mart Sonrası1971’den itibaren iki yıl, Gerçekçi Dönem 1972’den itibaren dokuz yıl, Ara dönem 1981’den itibaren üç yıl, Kolaj ve Üç Boyutlular 1984’ten itibaren dört yıl ve 1989 yılından bu yana devam eden “Soyağaçları” dönemleri olarak sıralanır. Özdemir Altan’ın Tepegöz ve Sinek Kralının Oğlu dönemine ait bir çalışması, TÜYB 150x100 cm Yaptığı eserlerinde değişik doku, strüktür eleman, malzeme, sanat görüşü, ışık vb. aykırılığın, tasadüfi olarak bir araya gelmesiyle oluşan sanat anlayışını benimsemekte olup; "Benim resimlerim bu aykırılıkla dünyayı yakalıyor" diyen Altan, 11 Kasım 2005 tarihinde kendi evinde ders BELGELİĞİ katılımcılarına verdiği röportajda; sanata ve sanatçıya dair: 1994 yılında yeni bir döneme girdim. Der ve şöyle devam eder; Çok kez bir başyapıt karşısında onun sanatçısı tarafından yapılmış değil, dünyada zaten var olduğu duygusuna kapılırım. Çünkü bazı üst düzeydeki başyapıtlar bir kişi tarafından ne kadar yetenekli olursa olsun yapılamayacak kadar tanrısaldır. Sanata zorla anlam yüklenemez, onun kendi anlamını kendinin bulmasına izin verilmelidir. Yani doğal olmalıyız. Yaptığımız gördüğümüz değil, hissettiğimiz özgür duygularımız oysa Türkiye’de para, sanata egemen oldu. Ne kadar samimi olursak o kadar iyi sanat yaparız. Resim ya iyidir ya da değildir ve bu gelecekte belli olacak. Dolayısıyla, eğer içten davranıyorsak ürettiklerimiz hissettiklerimizdir. Hâlen İstanbul'da sanat yaşamını devam ettiren Altan Yeditepe Üniversitesi'nde de öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.

Detaylar

SATILDI

Lot: 71 » Resim

ÖZDEMİR ALTAN (1931-) "Özgün Baskı" (Ed. 79/100) 1965/2000

50x70 cm,
100 adet basılan serigrafinin 79 nolu edisyonu.

Türk ressam ve akademisyen Özdemir Altan, 1988 ile 1992 yılları arasında sanatsal espasın birbirinden farklı mantık, köken, kavram ve yapıların sentezi ile oluştuğunu uç noktada kanıtlamak amacıyla "Raslantısal Buluşma" yöntemini geliştirdi. Her sanatçının sanatsal yaşamı süresince belli dönemleri olduğu gibi Özdemir Altan’ın da bu dönemlerini Akademiden mezuniyeti ile başlayıp; günümüze uzanan: Romantik Dönem 1957’den itibaren sekiz yıl, Krallar ve Kraliçeler 1965’ten itibaren bir yıl, Tepegöz ve Sinek Kralı’nın Oğlu 1960’ten itibaren dört yıl, 12 Mart Sonrası1971’den itibaren iki yıl, Gerçekçi Dönem 1972’den itibaren dokuz yıl, Ara dönem 1981’den itibaren üç yıl, Kolaj ve Üç Boyutlular 1984’ten itibaren dört yıl ve 1989 yılından bu yana devam eden “Soyağaçları” dönemleri olarak sıralanır. Özdemir Altan’ın Tepegöz ve Sinek Kralının Oğlu dönemine ait bir çalışması, TÜYB 150x100 cm Yaptığı eserlerinde değişik doku, strüktür eleman, malzeme, sanat görüşü, ışık vb. aykırılığın, tasadüfi olarak bir araya gelmesiyle oluşan sanat anlayışını benimsemekte olup; "Benim resimlerim bu aykırılıkla dünyayı yakalıyor" diyen Altan, 11 Kasım 2005 tarihinde kendi evinde ders BELGELİĞİ katılımcılarına verdiği röportajda; sanata ve sanatçıya dair: 1994 yılında yeni bir döneme girdim. Der ve şöyle devam eder; Çok kez bir başyapıt karşısında onun sanatçısı tarafından yapılmış değil, dünyada zaten var olduğu duygusuna kapılırım. Çünkü bazı üst düzeydeki başyapıtlar bir kişi tarafından ne kadar yetenekli olursa olsun yapılamayacak kadar tanrısaldır. Sanata zorla anlam yüklenemez, onun kendi anlamını kendinin bulmasına izin verilmelidir. Yani doğal olmalıyız. Yaptığımız gördüğümüz değil, hissettiğimiz özgür duygularımız oysa Türkiye’de para, sanata egemen oldu. Ne kadar samimi olursak o kadar iyi sanat yaparız. Resim ya iyidir ya da değildir ve bu gelecekte belli olacak. Dolayısıyla, eğer içten davranıyorsak ürettiklerimiz hissettiklerimizdir. Hâlen İstanbul'da sanat yaşamını devam ettiren Altan Yeditepe Üniversitesi'nde de öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 72 » Resim

MEHMET GÜLERYÜZ (1938-) "İsimsiz" 1992

Fine Art kağıda dijital baskı

Siyah çerçeveli.

55x75 cm.

1938’de İstanbul’da doğdu.
1958’de girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü 1966’da birincilikle bitirdi. Akademi’ye paralel olarak oyunculuk eğitimini farklı aktör stüdyolarında ve önemli amatör tiyatrolarda yaptı. 1963’te Asaf Çiğiltepe’nin yönettiği Arena Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuk kariyerine başladı.
Desen ağırlıklı ilk kişisel sergisini 1963’te açtı. 1970-1975 arasında devlet bursuyla gittiği Paris’te Yüksek Resim ve Litografi ihtisası yaptı. 1971’de Paris’te yaptığıilk heykellerini, Pont des Arts’da iki perfomansta sergiledi. 1971’de GalerieThérèse Roussel’de (Perpignan), 1972’de Galerie Luszpinski’de (Paris) ve 1974’te yine Galerie Thérèse Roussel’de (Perpignan), Galerie Philippe Demay’de, (Paris), Galerie Graffiti’de (Rouen) kişisel sergiler açtı. 1975-1980 arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde ders verdi. 1980’de bu görevinden istifa ederek 1980-1984 arasında New York’a yerleşti.
1980’de Galerie Thérèse Roussel’de (Perpignan), 1982’de Schlesinger Boissante Gallery’de (New York) kişisel sergiler açtı. 1984’te Galerie 2016’da (Brüksel), yıl içinde yaptığı heykel ve gravürleri sergiledi. 1985’te İstanbul’a döndü. 1987’de Galerie 2016’da (Brüksel) kişisel bir sergi daha açtı.
1985’ten 2000’e kadar BİLSAK’ta kendi adını taşıyan atölyede sanat eğitimi verdi. 1986’da Kalın adlı sanat dergisini yayımlamaya başladı. 1988’de Galeri Nev tarafından organize edilen 25. Yıl Retrospektif sergisini, Nan Freman’ın metnini yazdığı kitap eşliğinde İstanbul’da açtı

Detaylar
Lot: 77 » Resim

[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]

Orijinal bordo kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı. Haliyle.
Çift dilli olarak "Öyle asker isterim ki zabitinden, öyle zabit isterim ki askerinden tir tir titresin, Vahdetî" açıklamalı.

Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.

Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de ya­yımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önem­li mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenler­den farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.

Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüş­lerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyor­du. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden ye­nilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kur­tuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.

Savaş sürerken yurda döndü ve İs­tanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık ha­pis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanla­rından Recep Peker'i konu alan bir karikatü­rü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptık­tan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.

Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sa­natçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlan­mıştır.

Detaylar
Lot: 78 » Resim

[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]

Orijinal bordo kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı. Haliyle.
Çift dilli olarak "Lütfen kartınızı verir misiniz? Karta lüzûm yok, kadro haricinde sultandı, kendileri anlar" açıklamalı Sultan Abdülhamid karikatürü.

Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.

Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de ya­yımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önem­li mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenler­den farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.

Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüş­lerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyor­du. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden ye­nilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kur­tuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.

Savaş sürerken yurda döndü ve İs­tanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık ha­pis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanla­rından Recep Peker'i konu alan bir karikatü­rü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptık­tan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.

Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sa­natçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlan­mıştır.

Detaylar
Lot: 79 » Resim

[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]

Orijinal bordo kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı.
Çift dilli "Yine doğruldu, doğruldu ama başağın(?) gidiyor, hedefiyle arasında epeyce mesafe var, balon kâr-ı kadîm, daha ne olur" açıklamalı karikatür.

Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.

Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de ya­yımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önem­li mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenler­den farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.

Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüş­lerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyor­du. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden ye­nilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kur­tuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.

Savaş sürerken yurda döndü ve İs­tanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık ha­pis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanla­rından Recep Peker'i konu alan bir karikatü­rü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptık­tan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.

Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sa­natçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlan­mıştır.

Detaylar
Lot: 80 » Resim

[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]

Orijinal yeşil kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı.
Çift dilli "Bir şey kalmamıştır, para pul da gitti" açıklamalı karikatür.

Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.

Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de ya­yımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önem­li mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenler­den farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.

Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüş­lerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyor­du. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden ye­nilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kur­tuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.

Savaş sürerken yurda döndü ve İs­tanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık ha­pis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanla­rından Recep Peker'i konu alan bir karikatü­rü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptık­tan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.

Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sa­natçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlan­mıştır.

Detaylar
Lot: 83 » Resim

KAYIHAN KESKİNOK (1923-2015) "Soyut Figüratif Desen" 1995

Siyah kağıt üzerine beyaz kuru boya,
42x31 cm
"Sadettin'e, başarılı sergisinin anısına..." ithaflıdır.


1923 yılında İzmir'de doğan ressam Keskinok, 1942 yılında girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nü 1945 yılında bitirdi. Enstitüde, resim dalında Refik Epikman ve Malik Aksel’in, modlajda Hakkı İzet’in öğrencisi oldu.

Ankara o yıllar, II. Dünya Savaşı’nın bütün maddi sıkıntılarına karşın, halka ve üniversite öğrencilerine yönelik, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın düzenli konserleriyle, Devlet Konservatuvarı Uygulama Sahnesi’nin opera ve tiyatro etkinlikleriyle ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın devrimci bir sürat ve çoşkuyla halka sunduğu “Klasikler” olarak ün yapan çeviri çalışmalarıyla övünç duyulan bir kültür başkentidir. Kayıhan Keskinok bütün bu kültürel kaynaklardan yararlanarak kendisini yetiştirmiş, resim çalışmalarının yanı sıra, okulun tiyatro topluluğunda ve korosunda yer almış, spor etkinliklerine katılmış, Türkkuşu’nun planör ve paraşüt eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.

Sırasıyla, Boğazlıyan (1946) ve Görele (1948-50) Ortaokullarında, Kars (1950), Trabzon (1950-60) ve Ankara Kurtuluş (1961-62) Liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak çalışmış, bu görevleri sırasında kendisini hem eğitmen hem de bir sanatçı olarak yetiştirmiştir. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Fakültesi’nde açmıştır.

1960 yılında Lozan Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecole des Beaux-Arts) “biçim grameri” alanında öğrenim görmüş, 1962 yılında öğretmen olarak atandığı Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini eğitim programına sokmuştur. Bu eğitim kurumunda 1968 yılına kadar çalışmıştır. 1970 yılında TRT Televiyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde göreve başlamış, dekoratör ve müdür olarak on yıl kadar çalıştıktan sonra bu kurumdan 1980 yılında emekli olmuştur.

Detaylar
Lot: 84 » Resim

KAYIHAN KESKİNOK (1923-2015) "Soyut Figüratif Desen" 1995

Siyah kağıt üzerine beyaz ve sarı kuru boya,
42x31 cm


1923 yılında İzmir'de doğan ressam Keskinok, 1942 yılında girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nü 1945 yılında bitirdi. Enstitüde, resim dalında Refik Epikman ve Malik Aksel’in, modlajda Hakkı İzet’in öğrencisi oldu.

Ankara o yıllar, II. Dünya Savaşı’nın bütün maddi sıkıntılarına karşın, halka ve üniversite öğrencilerine yönelik, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın düzenli konserleriyle, Devlet Konservatuvarı Uygulama Sahnesi’nin opera ve tiyatro etkinlikleriyle ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın devrimci bir sürat ve çoşkuyla halka sunduğu “Klasikler” olarak ün yapan çeviri çalışmalarıyla övünç duyulan bir kültür başkentidir. Kayıhan Keskinok bütün bu kültürel kaynaklardan yararlanarak kendisini yetiştirmiş, resim çalışmalarının yanı sıra, okulun tiyatro topluluğunda ve korosunda yer almış, spor etkinliklerine katılmış, Türkkuşu’nun planör ve paraşüt eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.

Sırasıyla, Boğazlıyan (1946) ve Görele (1948-50) Ortaokullarında, Kars (1950), Trabzon (1950-60) ve Ankara Kurtuluş (1961-62) Liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak çalışmış, bu görevleri sırasında kendisini hem eğitmen hem de bir sanatçı olarak yetiştirmiştir. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Fakültesi’nde açmıştır.

1960 yılında Lozan Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecole des Beaux-Arts) “biçim grameri” alanında öğrenim görmüş, 1962 yılında öğretmen olarak atandığı Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini eğitim programına sokmuştur. Bu eğitim kurumunda 1968 yılına kadar çalışmıştır. 1970 yılında TRT Televiyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde göreve başlamış, dekoratör ve müdür olarak on yıl kadar çalıştıktan sonra bu kurumdan 1980 yılında emekli olmuştur.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 2
sonraki