"Euphemia ART: Tablo, Özgün Baskı, Heykel ve Fotoğraf Müzayedesi 4" adlı yeni müzayedemize 11 Aralık 2022 Pazar günü saat 15:00'e kadar internet sitemiz üzerinden pey verebilirsiniz. 15:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Müzayede firmamız satıcılar ile aracılar arasında aracı olup alıcı tarafından kazanılan her ürünün komisyon oranı: %15'tir.
ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.
Tüm ürünlerin kargoda taşıma esnasında oluşabilecek hasarın sorumluluğu tamamen alıcıya aittir. Müzayede firmamız bu konuda kesinlikle sorumluluk kabul etmeyecektir. Ödemeden hemen sonra ürünleri müzayede evimizden aldırabilirsiniz. Alıcı tarafından İstanbul dışından kazanılan ürünler, çerçevelerinden ayrılıp iki parça halinde gönderilecektir.
Müzayedemizdeki lotların her biri müzayede süresince müzayede evimizde görülüp incelenebilir.
!!! ÖNEMLİ !!! Komisyon oranı %15 olup tutarın tamamına %18 KDV oranı eklenecektir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 7 İŞ GÜNÜDÜR.
Komisyon ya da vergi tutarları ile alakalı iadeler kesinlikle kabul edilmeyecektir, kuralların tamamı okunmuş kabul edilir
ALİ FUAT İÇSEL (?-2011) "İzmir Limanı" 1968
Tuval üzerine yağlı boya,
çerçeveli, 56x72 cm
ALİ İSMAİL TÜREMEN (Mavinin ressamı), (1942-2020) "Soyut" 1980
Kâğıt üzerine sulu boya ve baskı öğeler karışık teknik,
çerçeveli, 57x50 cm
1968’de Marmara Üniversitesi Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’ndan mezun oldu. İkisi yurtdışında olmak üzere 36 kişisel sergi açtı. Çok sayıda yurtdışı ve yurtiçi sanat etkinliklerine katıldı. Türemen graduated from the State School of Applied Fine Arts at Marmara University in 1968. Hehas held 36 solo exhibitions, two of which were abroad. Sanat özellikleri: Kitle etkisi uyandıran mavi figürler ve geometrik biçim göstergelerinin yer aldığı akrilik kompozisyonları, hacimsellik olgusuna öncelik veren bir sanat görüşünden kaynaklanır. Sonraki dönemlerde bu resimlere, seramik-heykel formları eşlik eder.
Ödüller:
1975 9. DYO Sergisi(Başarı Ödülü) 1976 İstanbul Arkeoloji Müzeleri Açıkhava Sergisi(Resim Dalı Başarı Ödülü) 1979 3. Sedat Simavi Vakfı(Görsel Sanatlar Ödülü)(Mehmet Güleryüz ile)
İMZA OKUNAMADI (Rus Ressam?)"Üsküdar İskelesi"Tarihsiz
Kâğıt üzerine sulu boya,
çerçeveli, 68x85 cm
SAADET GÖZDE (1953-) "Peyzaj" 1990
Kağıt üzerine sulu boya, çerçeveli, lekeler mevcuttur,
44x60 cm, hâliyle.
Saadet Gözde'nin sergi kataloğu ile beraber.
1975 yılında Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretim Okulu Resim Bölümü'nden mezun oldu, yüksek lisansını Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı'nda, sanatta yeterliliğini Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı'nda tamamladı. Eğitimci olarak üstlendiği görevlerin yanı sıra yurtiçinde ve yurtdışında pek çok sanatsal ve kültürel etkinliklere katıldı. Şiir kitabı kapakları ile UNICEF ve LÖSEV kartlarında çalışmaları yer aldı.
ERGÜN GÜNDÜZ (1960-) "Karikatür" Tarihsiz
Ahşap üzerine çini mürekkebi ve kurşun kalem karışık teknik,
çerçeveli,
62x47 cm,
hâliyle
Akademide öğrenciyken Gırgır'da başladığı kariyerine, yönetiminde bizzat yer aldığı Rr, Joker, Akrebin Gölgesi ve son olarak da Resimli roman dergilerinde devam etti.
Gırgır dergisi için çok sayıda karikatür ve kapak yapmış da olsa, çizgi romancı kimliğini ön plana çıkartan bir sanatçıdır. Fransa'nın Ameins kentinde sergilenmekte olan ilüstrasyon çalışmaları mevcut. Sprite gazoz kutuları ve Petrol Ofisi'nin POMAN'i gibi, çeşitli reklam kampanyalarında görev almıştır.
Resimli Roman'ın 3. sayıda kapanmasının ardından, Rodeo Strip'te iki çizgi romanı ve retrospektif özelliği taşıyan uzun bir röportajı yayınlanmıştır.
Halihazırda daha çok reklam dünyası için çalışmalar yapmakta olan Ergün Gündüz, çizgi roman çalışmalarını Studio Rodeo bünyesinde vermektedir. Bu kapsamda resimlediği Organik Kadın gibi bazı çizgi öyküleri FHM dergisinin Türkiye edisyonunda yer alırken, Murat Mıhçıoğlu'nun ABD yayınına yönelik olarak yazdığı Bir Zombi Bunu Yapabilir Mi? isimli öykü de Gündüz'ün çizgileriyle Zombie Bomb isimli çizgi roman antolojisine girmiştir. Aynı çalışma, Studio Rodeo'nun 2011 tarihli çizgi roman yıllığı olan Totem'de Türkçe olarak yer almıştır.
Ergün Gündüz, görsel sanatlar dünyasındaki çalışmalarının paralelinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde görsel iletişim dersleri vermektedir.
HASAN RASTGELDİ (1945-) "İsimsiz" 1990
Fine Art kağıt üzerine pastel boya.
65x55 cm çerçeve; 40x31 cm resim alanı. Çerçeveli.
"Urfa doğumlu ressam, 1970 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü tamamladı. Hamza İnanç ve Turan Erol Atölyeleri’nde eğitim aldı. Öğrencilik yıllarında katıldığı Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde eserleri sergilendi. Mezuniyetinin ardından Siirt Ortaokulu’nda resim iş öğretmeni olarak çalışmaya başlayan Rastgeldi, 1982 yılına kadar Urfa Kız Öğretmen Lisesi’nde çalıştı. Öğretmenlik yıllarında, resim çalışmaları yanında halk bilimleri alanında araştırmaları ve derlemeleri oldu. 1982 yılında Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atandı. 1987 yılında lisansını tamamlayarak Sanatta Yeterlilik aldı. 1990’lı yıllarda Ege Üniversitesi Konservatuar’ında halk oyunları eğitimi verdi. Sahne dekorları ve kostümler tasarladı. Aynı dönemde çalıştırdığı okul ekipleriyle katıldığı uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. 1989 Yılında Salzburg Yaz Akademisi’ne giden sanatçı, Prof. Hans Baschang ile resim çalışmaları yürüttü. Bugüne kadar 60’ın üzerinde kişisel resim sergisi açtı. Yurtiçi ve yurtdışında yarışmalı sergilere, karma ve grup sergilerine katıldı. İtalya’da 2002 yılında “Floransa’nın imajı” konulu Caterina’de Medici yarışmasında, ikincilik ödülü kazandı. Sanat yaşamı boyunca çok sayıda ödüle layık görülen sanatçının eserleri, devlet kurumlarında, yurtiçi ve yurtdışındaki özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Hasan Rastgeldi, İzmir’deki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor."
ZEKİ SERBEST (1946-) "Göç" Tarihsiz
Tuval üzerine yağlı boya,
63x63 cm, ahşap çerçevesinde.
Tuvalde minimal bir yırtık mevcuttur. Haliyle.
Sanatçı, eserlerinde genellikle kırsal kesimdeki yerleşim alanlarını yorumlayan ve peysaj resimleriyle tanınıyor. Kış günlerinin soğukluğunu, köy evlerinin sıcak tonlardan oluşan kiremitleriyle yumuşatırken, dostluğun simgesi olan atları, zor şartların ve emeğin simgesi kızakları, oluşturduğu figürleri ile de köy insanını resmediyor.
Zeki Serbest, Orta Anadolu doğasının, insan yaşamını biçimlendiren çetin koşullarını, kendine özgü renklerini, resminin de belirleyici öğeleri olarak görüyor. Kompozisyonların, birbirini izleyen ve birbiriyle bütünleşen yaşam ve doğa sahnelerinden oluşması, sanatçısının bu diziye,panoramik bir ilişkiler değeri açısından baktığını kanıtlamaktadır. Resimleri yan yana koyup baktığımızda, bir yaşam şeridiyle yüz yüze geliyorsunuz. …Çevre ve insan, birbirine kenetlenmiş, birbiri içinde erimiş varlıklar izlenimi yaratıyor. Bu anlamda organik bütünlük, Zeki Serbest’in resimlerine, somut-resimsel bir kitle görünümü kazandırıyor. (Özsezgin).
İMZA OKUNAMADI (Gürcü Ressam) "İstanbul ve Tramvay" Tarihsiz
Kağıt üzerine suluboya,
48x39 cm çerçeve; 29x20 cm resim alanı.
Çerçeveli.
BERKUP (1984-) "Natürmort (Süleyman Seyit'ten imitasyon etüd)" Tarihsiz [c. 2009]
Tuval üzerine yağlı boya,
44x59 cm, çerçeveli.
1984 İstanbul doğumlu mühendis ve sanatçı. Mimar Sinan Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde okudu. 2005-2010 yılları arasında çeşitli ajanslarda grafikerlik/illüstratörlük yaparken bir yandan yarı-profesyonel olarak müzik ve zeka oyunları ile uğraştı. Türk Beyin Takımı’nda ve Akıl Oyunları dergisinde gerek çizer, gerekse soru tasarımcısı, Elektrik Mühendisleri Odası'nda bilirkişi, Oyunevi adlı firmada oyun ve konsept tasarımcısı ve çeşitli ajanslarda outsource ve freelance illüstratör/tasarımcı olarak eş zamanlı görev aldı. Görsel tasarım, müzik ve zeka oyunları alanlarında sanatsal içerikler üretmeye devam etmektedir.
BERKUP (1984-) "Suyun altından" Tarihsiz [c. 2009]
Tuval üzerine akrilik,
50x70 cm.
1984 İstanbul doğumlu mühendis ve sanatçı. Mimar Sinan Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde okudu. 2005-2010 yılları arasında çeşitli ajanslarda grafikerlik/illüstratörlük yaparken bir yandan yarı-profesyonel olarak müzik ve zeka oyunları ile uğraştı. Türk Beyin Takımı’nda ve Akıl Oyunları dergisinde gerek çizer, gerekse soru tasarımcısı, Elektrik Mühendisleri Odası'nda bilirkişi, Oyunevi adlı firmada oyun ve konsept tasarımcısı ve çeşitli ajanslarda outsource ve freelance illüstratör/tasarımcı olarak eş zamanlı görev aldı. Görsel tasarım, müzik ve zeka oyunları alanlarında sanatsal içerikler üretmeye devam etmektedir.
TURHAN EKİCİ (1953-) "Soyut figüratif" Tarihsiz
Tuval üzerine yağlı boya,
58x69 cm, çerçeveli.
Ekici, 1953 yılında Tunceli ilinin Çemişgezek ilçesinde doğdu. Orta öğrenimini İstanbul Ortaköy Öğretmen Okulu Resim Semineri ve Çapa Öğretmen Okulu Resim seminerinde tamamladı. 1974 yılında girdiği İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim bölümünü 1979 yılında tamamladı. Resim öğretmenliğinden emekliye ayrılan ressam 06 Şubat'ta geçirdiği ani kalp krizi sonucu yaşamını yitiren sanatçı, 8 Şubat Salı günü öğle üzeri Antalya Kurşunlu Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından ailesi, öğrencileri ve sanatsevenleri tarafından Antalya'da son yolculuğuna uğurlandı. Sanatçı, toprağa verilirken, eserleri Erkan Yücel Kültür Merkezi’nde sergilenmiştir.
İMZA OKUNAMADI "Elveda İstanbul" Tarihsiz
Tuval üzerine yağlı boya,
60x75 cm,
çerçeveli.
NİHAL YARDIMCIER (1976-) "Otobüs'te Selfie" 2020
Tuval üzerine akrilik, 90 cm (çap). İmzası tuvalin arkasında. 1976 İstanbul doğumlu olan Nihal Yardımcıer, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinden 2004 yılında mezun oldu. Yurtiçi ve yurtdışı çeşitli sergilere katılmıştır ve bir manifesto yazısı bulunmaktadır. Mimarsinan Güzel Sanatlar Lisesinde sanat eğitmeni olarak görev yapmakta olup aynı zamanda İstanbul da kendi atölyesinde sanatsal çalışmalarına devam etmektedir.
Savaşı simgeleyerek, savaşın çirkinliğini ,ölümün ve kapitalist dünyadaki çıkar savaşlarının da birey üzerinde yarattığı tahribata ve yok oluşa gönderme yaparak, saflığı, insanı, yaşamı ve duyguyu bütünleştirip kalp ve benzeri imgeleri kullanarak sorgulayıcı bir yaklaşımla, sürecin insan ve kadın üzerindeki etkisini ‘’ karşıtlık -çelişki ‘’ kavramlarını beraberinde getiren bir perspektifle ele alır.
GÜLŞEN ERDOĞAN (1940-) "Kayıkçılar ve evler" 2002
Tuval üzerine yağlı boya,
46x68 cm, çerçeveli.
Ardahan'da doğdu.1963-1970 özel bir kursta resim eğitimi aldı. Zaman zaman yurt dışına çıkarak müze ve atölyelerde sanatsal çalışma ve incelemelerde bulundu. Yurt içi ve yurt dışında pek çok karma, grup ve yarışmalı sergilerde yer aldı. İki mansiyon ve bir ödülü bulunan sanatçı Altılar Grubu, Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar grubu üyesidir. Halen çalışmalarını Ankara'da sürdürmektedir.
ÖZDEMİR ALTAN (1931-) "Özgün Baskı" (Ed. 51/100) 2000
50x70 cm,
100 adet basılan özgün baskının 51 nolu edisyonu.
Türk ressam ve akademisyen Özdemir Altan, 1988 ile 1992 yılları arasında sanatsal espasın birbirinden farklı mantık, köken, kavram ve yapıların sentezi ile oluştuğunu uç noktada kanıtlamak amacıyla "Raslantısal Buluşma" yöntemini geliştirdi. Her sanatçının sanatsal yaşamı süresince belli dönemleri olduğu gibi Özdemir Altan’ın da bu dönemlerini Akademiden mezuniyeti ile başlayıp; günümüze uzanan: Romantik Dönem 1957’den itibaren sekiz yıl, Krallar ve Kraliçeler 1965’ten itibaren bir yıl, Tepegöz ve Sinek Kralı’nın Oğlu 1960’ten itibaren dört yıl, 12 Mart Sonrası1971’den itibaren iki yıl, Gerçekçi Dönem 1972’den itibaren dokuz yıl, Ara dönem 1981’den itibaren üç yıl, Kolaj ve Üç Boyutlular 1984’ten itibaren dört yıl ve 1989 yılından bu yana devam eden “Soyağaçları” dönemleri olarak sıralanır. Özdemir Altan’ın Tepegöz ve Sinek Kralının Oğlu dönemine ait bir çalışması, TÜYB 150x100 cm Yaptığı eserlerinde değişik doku, strüktür eleman, malzeme, sanat görüşü, ışık vb. aykırılığın, tasadüfi olarak bir araya gelmesiyle oluşan sanat anlayışını benimsemekte olup; "Benim resimlerim bu aykırılıkla dünyayı yakalıyor" diyen Altan, 11 Kasım 2005 tarihinde kendi evinde ders BELGELİĞİ katılımcılarına verdiği röportajda; sanata ve sanatçıya dair: 1994 yılında yeni bir döneme girdim. Der ve şöyle devam eder; Çok kez bir başyapıt karşısında onun sanatçısı tarafından yapılmış değil, dünyada zaten var olduğu duygusuna kapılırım. Çünkü bazı üst düzeydeki başyapıtlar bir kişi tarafından ne kadar yetenekli olursa olsun yapılamayacak kadar tanrısaldır. Sanata zorla anlam yüklenemez, onun kendi anlamını kendinin bulmasına izin verilmelidir. Yani doğal olmalıyız. Yaptığımız gördüğümüz değil, hissettiğimiz özgür duygularımız oysa Türkiye’de para, sanata egemen oldu. Ne kadar samimi olursak o kadar iyi sanat yaparız. Resim ya iyidir ya da değildir ve bu gelecekte belli olacak. Dolayısıyla, eğer içten davranıyorsak ürettiklerimiz hissettiklerimizdir. Hâlen İstanbul'da sanat yaşamını devam ettiren Altan Yeditepe Üniversitesi'nde de öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.
YALÇIN YÜKSEL "At" 2019
Siyah kalın fotoblok üzerine akrilik ve yağlı boya karışık teknik, vernikli
78 x 58 cm, çerçeveli
YALÇIN YÜKSEL "Soyut" 2019
Ebru boyası, akrilik ve yağlı boya karışık teknik, fırça kullanılmadan farklı bir teknikle yapılmıştır. Ayrıca özel bir vernik kullanıldığı için yoğun ışık altında parlar.
50 x 70 cm
ÖZDEMİR ALTAN (1931-) "Özgün Baskı" (Ed. 79/100) 1965/2000
50x70 cm,
100 adet basılan serigrafinin 79 nolu edisyonu.
Türk ressam ve akademisyen Özdemir Altan, 1988 ile 1992 yılları arasında sanatsal espasın birbirinden farklı mantık, köken, kavram ve yapıların sentezi ile oluştuğunu uç noktada kanıtlamak amacıyla "Raslantısal Buluşma" yöntemini geliştirdi. Her sanatçının sanatsal yaşamı süresince belli dönemleri olduğu gibi Özdemir Altan’ın da bu dönemlerini Akademiden mezuniyeti ile başlayıp; günümüze uzanan: Romantik Dönem 1957’den itibaren sekiz yıl, Krallar ve Kraliçeler 1965’ten itibaren bir yıl, Tepegöz ve Sinek Kralı’nın Oğlu 1960’ten itibaren dört yıl, 12 Mart Sonrası1971’den itibaren iki yıl, Gerçekçi Dönem 1972’den itibaren dokuz yıl, Ara dönem 1981’den itibaren üç yıl, Kolaj ve Üç Boyutlular 1984’ten itibaren dört yıl ve 1989 yılından bu yana devam eden “Soyağaçları” dönemleri olarak sıralanır. Özdemir Altan’ın Tepegöz ve Sinek Kralının Oğlu dönemine ait bir çalışması, TÜYB 150x100 cm Yaptığı eserlerinde değişik doku, strüktür eleman, malzeme, sanat görüşü, ışık vb. aykırılığın, tasadüfi olarak bir araya gelmesiyle oluşan sanat anlayışını benimsemekte olup; "Benim resimlerim bu aykırılıkla dünyayı yakalıyor" diyen Altan, 11 Kasım 2005 tarihinde kendi evinde ders BELGELİĞİ katılımcılarına verdiği röportajda; sanata ve sanatçıya dair: 1994 yılında yeni bir döneme girdim. Der ve şöyle devam eder; Çok kez bir başyapıt karşısında onun sanatçısı tarafından yapılmış değil, dünyada zaten var olduğu duygusuna kapılırım. Çünkü bazı üst düzeydeki başyapıtlar bir kişi tarafından ne kadar yetenekli olursa olsun yapılamayacak kadar tanrısaldır. Sanata zorla anlam yüklenemez, onun kendi anlamını kendinin bulmasına izin verilmelidir. Yani doğal olmalıyız. Yaptığımız gördüğümüz değil, hissettiğimiz özgür duygularımız oysa Türkiye’de para, sanata egemen oldu. Ne kadar samimi olursak o kadar iyi sanat yaparız. Resim ya iyidir ya da değildir ve bu gelecekte belli olacak. Dolayısıyla, eğer içten davranıyorsak ürettiklerimiz hissettiklerimizdir. Hâlen İstanbul'da sanat yaşamını devam ettiren Altan Yeditepe Üniversitesi'nde de öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.
MEHMET GÜLERYÜZ (1938-) "İsimsiz" 1992
Fine Art kağıda dijital baskı
Siyah çerçeveli.
55x75 cm.
1938’de İstanbul’da doğdu.
1958’de girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü 1966’da birincilikle bitirdi. Akademi’ye paralel olarak oyunculuk eğitimini farklı aktör stüdyolarında ve önemli amatör tiyatrolarda yaptı. 1963’te Asaf Çiğiltepe’nin yönettiği Arena Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuk kariyerine başladı.
Desen ağırlıklı ilk kişisel sergisini 1963’te açtı. 1970-1975 arasında devlet bursuyla gittiği Paris’te Yüksek Resim ve Litografi ihtisası yaptı. 1971’de Paris’te yaptığıilk heykellerini, Pont des Arts’da iki perfomansta sergiledi. 1971’de GalerieThérèse Roussel’de (Perpignan), 1972’de Galerie Luszpinski’de (Paris) ve 1974’te yine Galerie Thérèse Roussel’de (Perpignan), Galerie Philippe Demay’de, (Paris), Galerie Graffiti’de (Rouen) kişisel sergiler açtı. 1975-1980 arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde ders verdi. 1980’de bu görevinden istifa ederek 1980-1984 arasında New York’a yerleşti.
1980’de Galerie Thérèse Roussel’de (Perpignan), 1982’de Schlesinger Boissante Gallery’de (New York) kişisel sergiler açtı. 1984’te Galerie 2016’da (Brüksel), yıl içinde yaptığı heykel ve gravürleri sergiledi. 1985’te İstanbul’a döndü. 1987’de Galerie 2016’da (Brüksel) kişisel bir sergi daha açtı.
1985’ten 2000’e kadar BİLSAK’ta kendi adını taşıyan atölyede sanat eğitimi verdi. 1986’da Kalın adlı sanat dergisini yayımlamaya başladı. 1988’de Galeri Nev tarafından organize edilen 25. Yıl Retrospektif sergisini, Nan Freman’ın metnini yazdığı kitap eşliğinde İstanbul’da açtı
ÖMER ÇEKİÇ "Köprülü Peyzaj" 1954
Kağıt üzerine suluboya,
46x36 cm çerçeve; 35x25 cm resim alanı;
İmzasız.
BERKUP (1984-) "Soyut" Tarihsiz [c. 2010]
Tuval üzerine akrilik ve yağlı boya karışık teknik,
35x35 cm.
1984 İstanbul doğumlu mühendis ve sanatçı. Mimar Sinan Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde okudu. 2005-2010 yılları arasında çeşitli ajanslarda grafikerlik/illüstratörlük yaparken bir yandan yarı-profesyonel olarak müzik ve zeka oyunları ile uğraştı. Türk Beyin Takımı’nda ve Akıl Oyunları dergisinde gerek çizer, gerekse soru tasarımcısı, Elektrik Mühendisleri Odası'nda bilirkişi, Oyunevi adlı firmada oyun ve konsept tasarımcısı ve çeşitli ajanslarda outsource ve freelance illüstratör/tasarımcı olarak eş zamanlı görev aldı. Görsel tasarım, müzik ve zeka oyunları alanlarında sanatsal içerikler üretmeye devam etmektedir.
ÖMER DİNÇER KILIÇ (1970-) "Agoafute Dervish" (Ed. 297/500) 2001
Kağıt üzerine orijinal bakır baskı gravür, edisyonlu, paspartulu
20 x 26 cm
ESRA BAŞARAN "Galata Kulesi" (Ed. E/A) 2001
Fine Art kağıda gravür baskı.
17x25 cm. E/A edisyonlu.
Sağ altta köşede imzalı.
[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]
Orijinal bordo kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı. Haliyle.
Çift dilli olarak "Öyle asker isterim ki zabitinden, öyle zabit isterim ki askerinden tir tir titresin, Vahdetî" açıklamalı.
Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.
Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de yayımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önemli mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenlerden farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.
Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüşlerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyordu. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden yenilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.
Savaş sürerken yurda döndü ve İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık hapis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanlarından Recep Peker'i konu alan bir karikatürü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptıktan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.
Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sanatçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlanmıştır.
[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]
Orijinal bordo kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı. Haliyle.
Çift dilli olarak "Lütfen kartınızı verir misiniz? Karta lüzûm yok, kadro haricinde sultandı, kendileri anlar" açıklamalı Sultan Abdülhamid karikatürü.
Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.
Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de yayımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önemli mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenlerden farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.
Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüşlerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyordu. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden yenilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.
Savaş sürerken yurda döndü ve İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık hapis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanlarından Recep Peker'i konu alan bir karikatürü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptıktan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.
Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sanatçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlanmıştır.
[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]
Orijinal bordo kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı.
Çift dilli "Yine doğruldu, doğruldu ama başağın(?) gidiyor, hedefiyle arasında epeyce mesafe var, balon kâr-ı kadîm, daha ne olur" açıklamalı karikatür.
Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.
Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de yayımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önemli mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenlerden farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.
Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüşlerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyordu. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden yenilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.
Savaş sürerken yurda döndü ve İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık hapis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanlarından Recep Peker'i konu alan bir karikatürü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptıktan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.
Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sanatçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlanmıştır.
[MEHMED] CEMİL CEM (1882-1950) "Litograf hiciv" [c. 1909]
Orijinal yeşil kartonet üzerine üstten yapışık litograf planş,
38x25 cm,
Fransızca ve Osmanlıca açıklamalı karikatür. Imprimerie Chanth, Constantinople baskı.
Çift dilli "Bir şey kalmamıştır, para pul da gitti" açıklamalı karikatür.
Dr. Cemal Paşa’nın oğlu olan ve 1882 yılında doğan Cemil Cem, Türk karikatür dünyasının en ünlü isimlerinden biridir.
Cemil Cem, II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de yayımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önemli mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenlerden farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.
Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüşlerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyordu. Cem, dergide karikatürlerden başka, takma adlarla yazılar da yazdı. Refik Halit’in de bu dergide “Kirpi-i Natüvan” (Halsiz Kirpi) takma adıyla yazıları yayımlandı. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden yenilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı.
Savaş sürerken yurda döndü ve İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık hapis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanlarından Recep Peker'i konu alan bir karikatürü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptıktan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı.
Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sanatçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, alt yazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış Abdülhamit II' nin yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlanmıştır.
İSMET XBİLEN (Ed. 48/100) "Vapurun içinden İstanbul" 2007
Özgün baskı (dijital baskı üzerinde sanatçı müdahaleli), edisyonlu, paspartulu
Hem resimde, hem de paspartuda ressamın ayrı ayrı imzası mevcuttur.
29 x 34 cm
İMZASIZ "Bebek İsa ve Meryem Ana" Tarihsiz
Tuval üzerine yağlı boya,
100x100 cm,
Kenarlarda çok hafif yıpranma mevcut, haliyle
KAYIHAN KESKİNOK (1923-2015) "Soyut Figüratif Desen" 1995
Siyah kağıt üzerine beyaz kuru boya,
42x31 cm
"Sadettin'e, başarılı sergisinin anısına..." ithaflıdır.
1923 yılında İzmir'de doğan ressam Keskinok, 1942 yılında girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nü 1945 yılında bitirdi. Enstitüde, resim dalında Refik Epikman ve Malik Aksel’in, modlajda Hakkı İzet’in öğrencisi oldu.
Ankara o yıllar, II. Dünya Savaşı’nın bütün maddi sıkıntılarına karşın, halka ve üniversite öğrencilerine yönelik, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın düzenli konserleriyle, Devlet Konservatuvarı Uygulama Sahnesi’nin opera ve tiyatro etkinlikleriyle ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın devrimci bir sürat ve çoşkuyla halka sunduğu “Klasikler” olarak ün yapan çeviri çalışmalarıyla övünç duyulan bir kültür başkentidir. Kayıhan Keskinok bütün bu kültürel kaynaklardan yararlanarak kendisini yetiştirmiş, resim çalışmalarının yanı sıra, okulun tiyatro topluluğunda ve korosunda yer almış, spor etkinliklerine katılmış, Türkkuşu’nun planör ve paraşüt eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.
Sırasıyla, Boğazlıyan (1946) ve Görele (1948-50) Ortaokullarında, Kars (1950), Trabzon (1950-60) ve Ankara Kurtuluş (1961-62) Liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak çalışmış, bu görevleri sırasında kendisini hem eğitmen hem de bir sanatçı olarak yetiştirmiştir. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Fakültesi’nde açmıştır.
1960 yılında Lozan Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecole des Beaux-Arts) “biçim grameri” alanında öğrenim görmüş, 1962 yılında öğretmen olarak atandığı Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini eğitim programına sokmuştur. Bu eğitim kurumunda 1968 yılına kadar çalışmıştır. 1970 yılında TRT Televiyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde göreve başlamış, dekoratör ve müdür olarak on yıl kadar çalıştıktan sonra bu kurumdan 1980 yılında emekli olmuştur.
KAYIHAN KESKİNOK (1923-2015) "Soyut Figüratif Desen" 1995
Siyah kağıt üzerine beyaz ve sarı kuru boya,
42x31 cm
1923 yılında İzmir'de doğan ressam Keskinok, 1942 yılında girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nü 1945 yılında bitirdi. Enstitüde, resim dalında Refik Epikman ve Malik Aksel’in, modlajda Hakkı İzet’in öğrencisi oldu.
Ankara o yıllar, II. Dünya Savaşı’nın bütün maddi sıkıntılarına karşın, halka ve üniversite öğrencilerine yönelik, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın düzenli konserleriyle, Devlet Konservatuvarı Uygulama Sahnesi’nin opera ve tiyatro etkinlikleriyle ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın devrimci bir sürat ve çoşkuyla halka sunduğu “Klasikler” olarak ün yapan çeviri çalışmalarıyla övünç duyulan bir kültür başkentidir. Kayıhan Keskinok bütün bu kültürel kaynaklardan yararlanarak kendisini yetiştirmiş, resim çalışmalarının yanı sıra, okulun tiyatro topluluğunda ve korosunda yer almış, spor etkinliklerine katılmış, Türkkuşu’nun planör ve paraşüt eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.
Sırasıyla, Boğazlıyan (1946) ve Görele (1948-50) Ortaokullarında, Kars (1950), Trabzon (1950-60) ve Ankara Kurtuluş (1961-62) Liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak çalışmış, bu görevleri sırasında kendisini hem eğitmen hem de bir sanatçı olarak yetiştirmiştir. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Fakültesi’nde açmıştır.
1960 yılında Lozan Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecole des Beaux-Arts) “biçim grameri” alanında öğrenim görmüş, 1962 yılında öğretmen olarak atandığı Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini eğitim programına sokmuştur. Bu eğitim kurumunda 1968 yılına kadar çalışmıştır. 1970 yılında TRT Televiyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde göreve başlamış, dekoratör ve müdür olarak on yıl kadar çalıştıktan sonra bu kurumdan 1980 yılında emekli olmuştur.
A. RAUF? Osmanlıca imzalı "Palet Mizansen" 1330 [1914] tarihli
Kağıt üzerine karışık teknik,
30x36 cm, paspartusunda,
Resimdeki Osmanlıca yazılı yağlı boya kutusu üzerinde Osmanlıca yazmaktadır (Yağlı Boya: Kırmızı),
İmzalı, muhtemelen Sanayi-i Nefise'den akademili öğrenci işi
YILMAZ AYSAN (1953-) "İnci Birol'un 380'de Biri" (Ed. 57/380) 1988
Karton üzerine serigrafi, Edisyon: 57/380
"Bu yapıt, ekte tamamı görülen ve 1985 yılında Ankara GAleri Siyah-Beyaz'da gerçekleştirilen "Dansözlerin Gizli Tarihi" adlı düzenlemede yer alan üç dansöz ikonundan biri, "İnci Birol" adlı 90x180 cm'lik tuval üzerine akrilik çalışmanın 380'de biridir".
İMZASIZ "Halicarnassus - Bodrum posta pulu tasarımı özgün taslağı" Tarihsiz
Karton üzerine sulu boya,
27x18 cm,
Sağ üst köşede küçük bir soyulma mevcut
HOCA ALİ RIZA (1858-1930) "İstanbul'da bir sokak" 1340 [1924]
Kağıt üzerine taş baskı. Kağıt derkenarlarında yıpranma mevcut,
32x24 cm
Ali Rıza Bey; arkadaşları, öğrencileri ve meslektaşları arasında “hoca” olarak biliniyordu. Hoca Ali Rıza, Türk resim sanatının gelişiminde önemli bir basamak olan Harbiye Mektebi’ndeki sanat eğitimciliği görevinin yanında, Harbiye Matbaasında da baş ressamlık görevini sürdürmüştür. Çeşitli nedenlerden o dönemde öğrencilerin modelden çalışma olanağı olmadığından dolayı, kendisi; doğa görünümleri, kır evleri, çeşmeleri ve hayvan figürlerinden oluşturduğu karakalem çalışmalarını, taş baskı eserlere çevirerek çoğaltmış ve albümler oluşturmuştur. Oluşturduğu bu albümleri çalışabilmeleri için öğrencilerine dağıtmıştır ve öğrencilerinin sanat anlayışlarına ve uygulamalarına tesir etmiştir. Bu durum, döneminde Hoca Ali Rıza’nın sanat eğitimine verdiği önemi hem de baskı resminde ulaştığı noktayı göstermesi açısından önem arz etmektedir. (Kaynak: Hoca Ali Rıza’nın Sanat Anlayışı ve Taş Baskı Resimlerinin Sanat Eğitimindeki Önemi, CİDDİ).
BAHRİ TÖRAYDIN "Nü" Tarihsiz
Dokulu kağıt üzerine sulu boya,
20x28 cm paspartu, 8x16 cm resim alanı.
P. ÖZ İMZALI "Fantazi" 2019
Siyah kağıt üzerine beyaz kuru boya,
30x37 cm, karton üzerine üstten yapıştırılmış,
Arkası imzalı
FERİDUN SARAÇOĞLU (1925-) "Karacaahmet I - 10 adet serigrafi dosya içinde" Tarihsiz
Serigrafisi bulunan mezar taşı baskıları içeriği:
1-) Halil Hamit Paşa'nın makam taşı, sene 1199
2-) Rufai tarikatından Veis Bey, sene 1285
3-) Sabıka Medine-i Münevvere kadısı olup Anadolu Payesi olan Sabıka Ordu-yu Hümayûn kadısı Rizevî Dabbağzâde Merhum ve Mağfur El-Hac Mustafa Efendi, sene 1228
4-) Nakşibendi tarikatından, sene 1236
5-) Bektaşi tarikatından ve Horasan erenlerinden Kutü'l-Arifîn ninesi, Dede Sultan (Ruhuna Fatiha)
6-) Silahşör-ü Şehriyarî Bahçevanzâde Ahmet Bey'in kerîmesi Şerife Hatice Hanım, (Ruhuna Fatiha), sene 1211
7-) 17 yaşında vebadan ölen Yeniçeri, sene 1202
8-) Bektaşi dervişi Ethem Baba, sene 1267
9-) Hacegân-ı Divan-ı Hümayûn'dan gümrük kâtibi Hıfzıefgendizâde Übeydullah Efendi'nin ruhuna el-fatiha, sene 1204
10-) Kutbü'l-Arifîn Hüda-yi Eşref Mahmud Efendi hazretlerinin sofilerinden El-Hac Ahmet Efendizâde merhum ve mağfûr Molla Ali Ef. Ruhu için El-Fatiha, sene 1182.
İBRAHİM ÇİFTÇİOĞLU (1952-) "Özgün Baskı - EA" 2005
Mor kağıt üzerine serigrafi,
90x78 cm çerçeve, 50x40 cm resim boyutu. "EA"
İBRAHİM ÇİFTÇİOĞLU (1952-) "Özgün Baskı - EA" 2005
Mor kağıt üzerine serigrafi,
90x78 cm çerçeve, 50x40 cm resim boyutu. "EA"
ÇOBAN RESSAM (SÜLEYMAN ŞAHİN) (1949-) "Filler" 2017
Kağıt üzerine suluboya,
38x31 cm, çerçeveli.
TURAN ENGİNOĞLU "Yaşlı Kadın" 2003
Kağıt üzerine suluboya,
76x61 cm, çerçeveli
MEDİNE IRAK(?) (1983-) "Nü" Tarihsiz
Tuval üzerine yağlı boya.
İmzasız
116x87 cm
“Süreklilik ve değişimin çatışmalı birlikteliğinin ana belirleyicisi, tasarım ise onun temel girdisi ‘emek’ olmalıdır” görüşünü savunan sanatçı İrak, insan emeği devreye girince yerleşik düzen, tüketim toplumu ve beraberinde de tasarım oluşumunun geldiğini belirtiyor.