Gaziantep, "Dört yanı dağlar bağlar". Hazırlayan: SALAHATTİN ÖZPALABIYIKLAR, Fotoğraflar: AKGÜN AKOVA. [CİLTLİ ŞÖMİZLİ], Yapı Kredi Yayınları, İst., 2007.

Yeni Gibi. Yayıncısının özgün şömizli bez cildinde, kuşe kağıda, metin kısmı çok temiz durumda. 351 sayfa, 1 adet katlanır harita, 23x29 cm. renkli ve s/b resimli. Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinde “kal’a-i şîrîn ve arûs-ı zemîn şehr-i Ayntâb”ı şöyle niteler: “Ve cümle cânib-i erba’asında dağlar bağlardır ve halkı sağlardır.” Kitabımızın adı burdan geliyor. Gaziantep, bütün Anadolu şehirleri gibi, kültürlerin harman olduğu bir yer: İÖ 10. binyıldan daha eski zamanlardan beri çok sayıda yerleşmeye sahne olduğu biliniyor. Uzun tarihi boyunca şehirde egemenlik kuran güçlerin sadece birkaçını saymak bile yeterli: Babilliler, Hurriler, Persler, Büyük iskender, Selevkoslar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Araplar, Eyyubiler, Memlukler, Osmanlılar... Bu şehir aynı zamanda, “Gazi” unvanını Kurtuluş Savaşı’nın en şanlı sayfalarından olan Antep Savunması’yla almış, Atatürk’ün “Ben Gazianteplilerin nasıl gözlerinden öpmem ki... Onlar Antep’i kurtardıkları gibi Türkiye’yi de kurtardılar” övgüsünü bileğinin hakkıyla kazanmış bir şehir: Bizzat kuşatmanın komutanı Albay Abadie’ye göre “Türk Verdune’ü”. Öte yandan, Gaziantep, daha 19. yüzyıl başlarında Amerikalı misyonerlerin çalışmalarına onlara denk kültürel etkinliklerle karşılık veren, bunu yaparken de (canlı bir basın-yayın hayatı başta olmak üzere) hiç de “taşralı” denemeyecek özelliklerde, kendini yenileyerek gelişmeye uygun bir “kent kültürü” oluşturan bir şehir: 1903’te çıkan Mecmua-i Maarif, sadece Antep’te değil bütün Güneydoğu Anadolu’da ilk Türk gazetesiydi. Gaziantep, sanayisi, ekonomisiyle de gelişmeye açık bir şehir. Kenan Mortan’ın yerinde saptamasıyla “Şehirden umulan bir siyasal ve kültürel fayda olan, karıştırıp kaynaştırma, yeni çeşitlere, kültürel melezlenmelere ve cemaatçi olmayan ama yüzyüze ilişkileri de çiğnemeyen demokratik insiyatiflere imkân hazırlama işleviyle ... hem yaşayan, hem de kendisini sürekli olarak ören bir koza.” işte, her biri konusunun yetkin uzmanı olan yazarlarımız, bu kozanın ipeğini çıkarıp işledi. “Şehir Monografileri” dizimizin önceki birkaç kitabını da fotoğraflamış olan Akgün Akova da fotoğraflarıyla kitabımızı zenginleştirdi.